İnisiyatif almayı bilen insan, sivil alanda inisiyatiflerini arttırır ve aktivitelerini buna göre değerlendirirse, demokrasinin gereğini yapmış olur. Demokratlık, sivilizasyonu gerektirir. Şehir medeniyetinde bireyin kendini yasalar karşısında güvende hissetmesidir. Kanun hakimiyetine dayalı hukuk düzeninde, özgürce yaşamasıdır.
Sivil inisiyatif, böylesi zamanlarda, inisiyatif almayı başarmış, hayatında bu kültürü yaşatan insanlara demokrasi, özgürlük, eşitlik ve farklılık içinde beraberlik öneriyor.
Sivil inisiyatif, bu anlamda aksiyon bir harekettir. Birine karşı veya birinin yanında olma yandaşlığı/tarafgirliği/ırkçılığı/husumeti ile hareket etmez. Toplumun temel dinamiklerini dikkate alır. Kamu vicdanını rahatlatacak girişimlere ön ayak olur. İyileştirici ve birleştirici hareketler halkasıdır. Pozitif ve derinleştirici sevgi kanallarını açar.
Sivil inisiyatif, insafı ve insanı merkeze koyar. Elde edilemeyen insan haklarını savunur. Ya da insana yaraşır yeni fırsat ve imkanları sağlamaya çalışır.
İnsaflı inisiyatif, “Nereden ve kimden gelirse gelsin hakka taraftar olmak” ihlasını esas alır. Risale-i Nur’un ihlas tarifi bu kadar net. Sadece kendinden/kabilesinden/grubundan/menfaatlerinden yana bir kooperatif kültürü değildir.
İnisiyatifi kullanıp insaf ile hareket eden, şahıslara göre değil prensiplere göre davranan, ihtisası ve muhakemeyi esas alan bir yol izler. Hak talep etmek, haktan yana olmak ve haklı duruş, inisiyatif lezzetini tattırır.
Bediüzzaman, bu yönüyle, çağımızın eşsiz inisiyatifidir. Tek başına bir inisiyatiftir. Çünkü gündemi belirlemiş, etkisini arttırmış, halkasını sürekli büyütmüş, müspet hareketiyle kendisine menfi davrananlara bile hissini karıştırmadan onların çevresini çözmüş ve insafın hayat bulmasına vesile olmuştur.
Kendini sürekli yenilemiştir. Hadiseleri kendi zemininde okumuş ve strateji geliştirmiştir. Hizmet planını “müteharrik-i bizzat” olarak kendisi belirlemiştir. Rejime karşı iken Cumhuriyet manasını desteklemiştir. M.Kemal’e karşı iken milli mücadele de aktif görev almıştır. İslami hareketlerin bütün müspet cenahlarını şefkati altında İslam şemsiyesinde tutmuştur. Deccalizmi hedefe koymuş, diğer hareketleri ona göre değerlendirmiştir. Meselenin özüne iman-küfür mücadelesini yerleştirmiştir. Bizzat istediği şeriattır. “Şeriat mizanlarıyla” tartmıştır. Şahsi, indi, konjonktürel değerlendirme ve hareketlere mesafeli davranmış ve sadece kendi mesleğiyle ilgilenmiştir. Tenkit sanatını, ilmin prensipleri ile hakikat merceğinden bakarak yapmıştır.
Bir husumet, tepki cephesi ve azınlık telaşı veya propagandist ruh haline asla girmemiştir. Günümüzün bu ilkel yaklaşımlarının hepsini bertaraf etmiştir. Böylesi bir siyaset tarafgirliği ve inadına müsaade ermemiştir.
Said Nursi, bir inisiyatif alma modelidir. Bir muhalefet ya da iktidar veya değişmez taassubi taraf değildir. Değişmez olduğu kesin taraf Kur’an’ın hükümleri ve müdellel prensipleridir. Şahıs, olay, dönem, iktidar, muhalefet pozisyonlarına göre hareket etmemiştir. İlkelerinin zamanın yeteneğine ve günün şartlarına tekabül eden hareketleriyle meşgul olmuş ve ilgi duymuştur.
Değişen ve dönüşen dönemleri/mevsimleri dikkate almış, değişmez prensiplerini olayların seviyesine indirmeden, şahsileştirmeden sonraki kuşaklara da ölçü olabilecek bir çizgide geleceğe taşımıştır.