(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin HUTBE-İ ŞÂMİYE eserinden bölümler.)
Bismillahirrahmanirrahim
اِنَّ اْلاِنْسَانَ الَّذِى لاَ يُدْرِكُ سِرَّ التَّعَاوُنِ لَهُوَ اَجْمَدُ مِنَ الْحَجَرِ اِذْ مِنَ الْحَجَرِ مَا يَتَقَوَّسُ لِمُعَاوَنَةِ اَخِيهِ اِذِ الْحَجَرُ مَعَ حَجَرِيَّتِهِ اِذَا خَرَجَ مِنْ يَدِ الْمُعَقَّدِ الْبَانِىِ فِى السَّقْفِ الْمُحَدَّبِ يَمِيلُ وَيَخْضَعُ رَاْسَهُ لِيُمَاسَّ رَاْسَ اَخِيهِ لِيَتَمَاسَكَا عَنِ السُّقُوطِ 1
Teavün ve yardımlaşma sırrını idrak edemeyen insan gerçekten taştan daha camiddir. Çünkü bir taş, taşlığıyla birlikte kardeşine muavenet için eğilip bükülür.
Eğimli bir binânın dam ve kubbesinde mahir bir ustanın elinden çıkar çıkmaz, kardeşinin başına yaslamak için başını eğer, sımsıkı sarılır tâ ki, düşme tehlikesinden kurtulsunlar.
Yani, kubbelerde taşlar başbaşa vururlar, ta düşmesinler.
Cüz-ü lâyetecezza zerresinden insana, insandan şems-i şumusa müteselsil mahrutî silsilenin vasatındaki cevher-i feridi, insan-ı mükerremdir.