...
Müzakere toplumu olmak, birey olarak müzakereci olmamızla başlar. Birbirini naks etmeden, noksanından ve “Hayır” kolaycılığından, “Ret” cehaletinden, ya da “Evet” taklidinden, “kabul” tesliminden de azade kalarak, ruhban yerine bürhanı, his yerine aklı, iddia yerine delili, nefis yerine kalbi, “Ben” yerine “Biz”i koyduğumuz her alanda, müzakerenin her türlüsü zihin açıcıdır ve tefekkür özelliğindedir.
Böylesi sesli düşünmek, bazen Bediüzzaman’ın ilk medrese yıllarından müşahede ettiği bir haldir.
...
Yol gösterici bir mektubu, herkes kendi şahsına yazılmış gibi, üstadın özel mektubu sadedinde okumasını öneririm.
Bu mektubu yeni fark ettiğimde, beni çok sarstı. Beni canlandırdı, beni diriltti. Beni umutlarımla, geleceğimle buluşturdu. Bana yol haritası verdi.
Umarım sizinde işinize yarar.
10. Şua fihristini yapan talebelerine Üstad'ın gösterdiği yol ve teşvik babından, çok önemli görevler ifa edecek olan “Genç ve kuvvetli Saidlere” müjdeler var.
Şahıs yok, görev var. Görevli ise herkes, her kabiliyet ve ihtisas ehli her fani. İsim ve resim yok, mana ve mahiyet var.
....
404 bağlılığında bir tutkalla bağlanıp,404 anabilim dalına göre yapalım hesabımızı, o zamanda 404x11=4444 eder.
4444 size bir şey hatırlatıyor mu?
Mesela dörtlülerden biri, “Fen, sağlık, sosyal ve güzel sanatlar” desem...
Peki, ikinci dörtlüye ne diyelim? Kur’an, hadis, icmaı ümmet ve kıyas-ı fukaha eksenli olsun mu?
Acaba başka ne olabilir?