Bediüzzaman’ı gören Son Şahitlerden Ahmet Vehbi Ünlü vefat etti

'Dede, dede' diye Bediüzzaman'ın ardından koşardık

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Hazretlerini gören Son Şahitlerden Ahmet Vehbi Ünlü vefat etti. Ahmet Vehbi Ünlü ağabeyin cenazesi bugün Cuma namazını müteakip Ankara Karşıyaka Camii’nden kaldırılıarak Karşıyaka Mezarlığına defnedildi.

Ahmet Vehbi Ünlü ağabey hayatını ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile görüşmesini Ağabeyler Anlatıyor kitaplarının yazarı Ömer Özcan’a anlatmıştı.

Bediüzzaman dede, Bediüzzaman dede diye ardından koşanlardan

1941 senesinin Ocak ayında “Bolvâdin”de dünyaya gelmişim. Orta hâlli bir âilenin çocuğu olarak, ilk ve orta tahsilimi Bolvâdin’de, liseyi de Afyon’da tamamladım. Başıma gelen çeşitli bâdirelerden sonra “Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi”ni bitirdim. 

Bu dönemlerde asrın Bedi’si bir memleketten başka bir yere sürgüne gönderiliyordu. Bir zaman sonra bu Büyük Üstadı kader, komşu ilçemiz Emirdağ’da ikâmete mecbur etmişti. İşte bu 1950 öncesi ve sonrasında, babam merhûm Abdülkadir Ünlü, Bediüzzaman Hazretlerine Emirdağ’da ziyaretlerde bulunuyordu. Hemen her defasında babama, “Seni âile efradınla beraber duama ve Nur Talebeliğine kabul ettim”, bir defasında da “şu anda padişah gelse içeri almazdım” diye iltifatlarda bulunuyormuş. Daha sonraları büyük ağabeyim ilk kafile ile Kore’ye gidecekleri zaman, babamla beraber Üstadı ziyarete gittiklerinde ağabeyime, “Sağ sâlim döneceğini ve farz namazlarını kıldığı takdirde dua edeceğini” müjdeliyor. 

En büyüğü 1932, en küçüğü 1953 doğumlu yedi kardeş olan bizler ve annem yol üzerinde olan evimizin önünden Üstad Hazretlerinin  “Isparta 2001” plâkalı arabayla geçtiği sıralarda, mübârek dualarının hürmetine peşinden koşmak, mübârek ellerinden öpmek ve dünya gözüyle kendilerini görmek lûtfuna eriştik, elhamdülillah. Babam merhûm da zaman zaman âile efradını etrafına toplar, Üstaddan aldığı Risaleleri bizlere okurdu.

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, bilhassa 1950’den sonra, Afyon ve Isparta’ya gidip gelirken Bolvadin’den geçtikleri sırada, yaşlı-genç, kadın-erkek herkes Üstadın peşinden sevgi ve muhabbetle koşarlardı. Kendileri de iki eliyle bizleri selâmlar, bizlerden kendisine dua etmemizi isterlerdi. Emirdağ, Bolvâdin ve civar halkının, bizim gibi çocukları, aklımız ermediği hâlde sevgi göstermemiz –Bediüzzaman Dede— diye peşinden koşmamız, Tarihçe-i Hayat isimli kitabın Barla Hayatı bölümünde yer almaktadır. (O kısım şöyle) 

“Bir zaman, Bolvadin Kazasından geçerken, üstadın geldiğini gören ilk ve orta mekteb talebeleri, bilâ-istisna hepsi mektebin bahçesinden çıkarak arabanın etrafını alıp selâm veriyorlardı; ve lisan-ı halleriyle "Hoş geldiniz" diyerek tebriklerini ve minnetdarlıklarını takdim ediyorlardı. Bunun hikmetini, bir müddet evvel Emirdağında, bindiği faytonun geçtiğini görüp tâ uzaklardan dikenlere basarak "Bediüzzaman dede.. Bediüzzaman dede!." diye Emirdağ köylerinin yollarında koşuşan mâsum çocuklar münasebetiyle, üstadımızdan sormuştuk. 

“O zaman: "Bu mâsumların akılları derketmiyor, fakat ruhları bir hiss-i kablelvuku ile hissediyor ki; Risale-i Nurla bunlar hem imanlarını kurtaracak; hem vatanlarını, hem kendilerini, hem istikballerini dehşetli tehlikelerden muhafaza edecekleri için bu hakikati kalbleri hissetmiş; ve benim Risale-i Nurun tercümanı olmam hasebiyle, Risale-i Nura ait muhabbet, teşekkürat ve minnetdarlığı bana gösteriyorlar." dedi ve onlara dua ettiğini söyledi. Üstad Bediüzzaman, çocukları pek sever, böyle etrafında toplandıklarında:"Masûm olduğunuz için dualarınız makbuldür, bana dua ediniz." diye onlara iltifat ederdi. İşte, anneleri hep Nur Talebeleri olan Bolvadin mâsumlarının samimî alâkalarının sebebi bu idi. denmektedir.” (Tarihçe-i Hayat 160)

Said Nursi Hazretlerini ilk defa 7-8 yaşlarında gördüm

İşte ben âciz de; Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ilk defa 7-8 yaşlarında iken gördüm. Şöyle ki: Üstadımızı Emirdağ’da sahip çıkan Çalışkanlar Hânedanı gibi; bir de Hamza Emek’in amcası olan Demirci Hasan Efendiler olmuştu. İşte bu âile, dedem Müderris Yunuszâde Ahmet Vehbi Efendi’nin halası tarafından akrabamızdır. Dolayısıyle bu âile münâsebetleri sebebiyle Emirdağ’a giderdik. Bir gün akrabam olan Emirdağlı bir çocukla çarşıda gezerken, arkadaşım bir evin önünde durarak, o anda pencere arkasında olan Bediüzzaman’ı gösterdi. Ben bir ara elimle “şu ev mi?” diye işâret ettiğimde arkadaşım “elinle gösterme, jandarmalar bizi hapse atarlar”  dediğini hatırlıyorum.

Daha sonraları yâni orta ve lise mektebini Afyon’da okuduğum dönemde pek çok defa görmek, peşinden koşmak, mübarek ellerini öpmek kısmet oldu. En son görmem de yine Afyon’da oldu. 1958 senesinde Afyon Lisesinde son sınıfta yatılı olarak okuyordum. 

Bir cumartesi okuldan çıkarak Sandıklılı Abdullah isminde mütedeyyin bir arkadaşımla Zülâli Câmiine öğle namazına gidiyorduk. O tarihlerde cumartesi öğleye kadar okullarda ders vardı. Birden arkadaşım “Üstad gidiyor” diye bağırıverdi. Hemen otomobilin arkasından koşmaya başladık. Baktık Üstadımızın şimdi Isparta’da müzede bulunan arabası Bolvâdin’e giden yol üzerinde parketmiş halde bekliyor. Önce arkadaşım Abdullah sonra ben üstadımızın elini öptük. Tam hatırlayamıyorum ama şoförü Üstad herhalde bir yere göndermişti, çünkü içeride yoktu. Sonra birden şoför geldi ve Üstadımızla hiç konuşamadan araba hareket etti. O zamanın şartları icâbı, büyüklerimizin dışında biz çocukların Üstadımızın kendileriyle oturma, sohbet etme imkânımız olmadı.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Nur Talebeleri Haberleri