Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini gören Son Şahitlerden Hafız Yusuf Demir, 21 Eylül 2023 Perşembe günü Konya'da Hakkın rahmetine kavuştu. Cenazesi 22 Eylül 2023 Cuma günü Hacı Veyis Cami'nde kılınan Cuma namazının ardından Üçler mezarlığına defnedildi.
Konya’nın Çumra İlçesinin Süleymaniye Köyünde 1937'de dünyaya gelen Yusuf Demir, 16 ayda Hâfız-ı Kur’an oldu. Muhtelif hocalardan sarf, nahiv okudu. İlkokulu ve imam hatip okulunu dışarıdan bittirerek imamlık vazifesi aldı. Çeşitli camilerde vazife yaptı ve çok sayıda hâfız yetiştirdi.
Konya’da, İmam Hatip Okulunda Bediüzzaman Hazretlerinin Kardeşi Abülmecid Efendiyle ve talebesi Dr. Sadullah Nutku ile tanıştı.
Bediüzzaman Hazretlerinin vefatından hemen önce yaptığı Konya ziyaretinde yer alan Yusuf Demir, Ömer Özcan'ın Ağabeyler Anlatıyor-II kitabında şöyle konuşmuştu.
30 DAKİKA RİSALE-İ NURLARDAN OKUYOR, 15 DAKİKA ALMANCA VERİYORDU
Risale-i Nurlarla ve Dr. Sadullah ağabeyimle tanışmam, Konya İmam Hatip Okulunu dışardan bitirmem sırasında oldu. Ben yabancı dil olarak Almanca’yı seçmiştim. Fakat hiç bilmediğim için bir hocaya ihtiyacım vardı. Dr. Sadullah ağabeye yardımcı olması için ricada bulundum. O da “tamam” dedi. Biz iki arkadaştık. Sadullah Ağabey bize 30 dakika Risale-i Nurlardan okuyor, 15 dakika Almanca veriyordu. Çift taraflı istifade ediyorduk. Bu sıralarda bir gece evde babamın müthiş bir karın ağrısı tuttu. Sabaha kadar kıvrandı. O zamanki şartlar malum. Sabah ezanları okumaya başlayınca, Sadullah Ağabeyin evine gittim, ziline bastım. Evi bize 500 metre kadar yakındı. Hanımı camiye gittiğini söyledi. Hacı Fettah Camiine giderdi. Baktım orada. Namazdan sonra durumu anlattım. Hemen bisikletine atladı geldi. Babama şifa için gerekenleri yaptı. Bunu unutamam.
DERSLERİ BİRAZ KISA TUTALIM BEDİÜZZAMAN'I KARŞILAYALIM
Yıl 1960. Bediüzzaman Hazretlerinin Konya’ya geleceğini haber alan Hocamız Muhterem Abdurrahman Öksüz; “Çocuklar Şehrimize büyük âlim, muhterem Üstad Said-i Nursi Hazretleri geliyormuş. Dersleri biraz kısa tutalım da Mevlâna civarındaki karşılamaya biz de katılalım” dedi. Biz bütün talebe arkadaşlarla beraber gittik ve öğle ezanına kadar dışarıda bekledik. Ezan okundu, namazlarımızı Sultan Selim Câmiinde beraberce eda ettik. Cemaat misafirini karşılamak üzere tekrar dışarı çıktı. Biz câmide üç kişi kaldık. Ben ve iyi bir Risale-i Nur Şâkirdi olan rahmetli Dr. Sadullah Nutku Ağabeyimiz ile tesadüfen namaza sonradan gelen ve karşılama ile alakası olmayan biri. Doktor ağabeyle kısa bir istişareden sonra “Üstad zaten namazını burada kılacak, burada kalmamız daha uygun olur” dedik, dışarısı da çok kalabalık. Cemaat camiden boşalınca, camiye giriş-çıkışları kapattılar. Biz de kuzey pencereden dışarıya bakıyoruz.
KARDEŞİ ABDÜLMECİD EFENDİ İLE VEDALAŞMASI
Bediüzzaman Hazretleri kalabalığın arasından kırmızı bir taksi ile geldiler. Uzunca bir zamandır görüşemedikleri kardeşi Abdülmecid Efendi (O da çok iyi bir âlimdir) ile görüşüp vedalaştı. Arkadaşlardan duyduğuma göre Abdülmecid Efendi elinde ufacık bir kâse çorba ile karşılar. İkramı kabul edilir. İki üç kaşık çorbadan alır, tepsiye bir lira bırakır ve vedalaşır.
BEDİÜZZAMAN MEVLANA TÜRBESİNE GİRERKEN ÖNCE AYAKKABISINI SONRA ÇORABINI ÇIKARDI
Baktık Üstad camiye geliyor, hem de çok sayıda polis nezaretinde. Caminin batı kapısından içeri girdiler. Ayakkabılarını çıkardı. Hizmetindeki yaşı tahminen 60 civarında olan bir kardeşimizin yardımı ile bir iki adım sonra çoraplarını da çıkardılar. Biz de hemen harekete geçtik.
Başta Doktor Sadullah Nutku Ağabey, uzunca sarığının ucunu avucuna alarak hürmetle Üstadın elini öpmeye koştu, ben de arkasından… Tam eline yaklaşırken şube müdürü olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir bey çok kuvvetli bir yumruk çıkarttı. Dr. Çevik bir hareketle darbeyi savdı. Bana da bir tekme ile mukabelede bulundu. Ben de geri çekilerek savuşturdum, fakat mübarek elini öpmek nasip olmadı. Üstad minberin yanına geldi ve namazını eda etti. Ve aynı kapıdan dışarı çıkarak Mevlana Hazretlerini ziyarete girdi. Ve zannederim Mevlana Hazretlerinin şahsında bütün Anadolu’ya veda ediyordu. Çünkü kısa bir müddet sonra Urfa’dan dünyaya da veda ettiğinin haberi geldi. Allah gani gani rahmetler etsin ve bizleri de şefaatlerinden mahrum etmesin.
Abdülmecid Efendi ile özel bir hatıram yok. İmam Hatibi dışarıdan bitirdiğim için özel tanışmamız yoktur. Ama ben onu tanıyor ve hep görüyordum. O zaman İmam Hatip okulunda “Akaid ve Kelam” hocası idi. Dersini de kitaptan değil de, not yazdırarak anlatır imiş. Biz de okul talebelerinden bu notları defterimize alıp, ders çalışırdık.