Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleriyle görüşen Son Şahitlerden, yine Mehmet Kayalar ağabeyin yakın hizmet arkadaşlarından Tarık Aktekin vefat etti. Tedavi gördüğü Gölcük hastanesinde Hakkın rahmetine kavuşan Tarık Aktekin’in cenaze namazı bugün Cuma namazından sonra Gölcük Ulaşlı camiinden kılınacak ve Yalova Çiftlikköy’e getirilerek Mehmet Kayalar ağabeyin yanına defnedilecek.
19 Temmuz 1930 Malatya doğumlu olan Tarık Aktekin ağabey, Malatya Sanat Okulundan mezun olduktan sonra, Diyarbakır’da askeriyede, sivil teknisyen olarak çalışmaya başlar. Risale-i Nur’u 1950 senesinde Diyarbakır’da tanır. O sıralarda aynı şehirde önyüzbaşı olan Mehmet Kayalar ile tanışır ve onun derslerine aralıksız olarak devam etmeye başlar. Mecburi hizmeti bitip memleketi Malatya’ya döndükten sonra da Diyarbakır ile alakası artarak devam eder. 1957’de Isparta’da bulunan Bediüzzaman hazretlerini ziyaret eder. Malatya nur hizmetlerinin ilklerindendir.
Tarık Aktekin’in mühim bir hatırası da, 1960 ihtilalinden hemen sonra ihdas edilen Sivas Kampıdır. Sivas Kampı: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun tanınmış ailelerinin fertlerinden; ağa ve şeyh sıfatı taşıyanlarından, 485 kişinin tutuklanarak toplandıkları kamptır. Bu zulümden zamanın tanınmış nur talebeleri de nasibini almıştır. Bunlardan birisi de Tarık Aktekin’dir.
KAYALAR AĞABEYE “BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİ ZİYARET ETMEK İSTİYORUM” DEDİM
Ömer Özcan’ın Ağabeyler Ablatıyor kitabına konuşan Tarık Aktekin ağabey, Bediüzzama Hazretleri ile olan görüşmesini şöyle anlatmıştı:
Sene 1957. Bir gün Diyarbakır’a gittim. Kayalar ağabeye: “Ağabey ben Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmek istiyorum” dedim. “Peki... Üstad Hazretlerinin gönderdiği kitaplarının parası var bende, sen onları da götür…” dedi. 700 lira idi herhalde. O zaman eserler basıldıkça Üstad hazretleri her birisinden 100’er adet Kayalar ağabeye gönderiyormuş. İşte bu kitapların parasıydı.
Trene bindim önce Ankara’ya gittim. Orada hukuk talebesi Atıf Ural ile görüştüm. Kitapları yeni harflerle tab ediyorlardı. Neredeyse hiç uyumadan çok süratli çalışıyorlardı. Ben sorduğumda: “Üstadın emri var, ‘Çabuk tab edin’ diyor” dediler. Ardından yine trenle Eskişehir’e gittim. Orada bir nur talebesiyle görüşüp, tekrar trenle Isparta’ya geçtim.
SİZİN BU HİZMETİNİZE BİRE ON DAHA FAZLA ECİR YAZILIR
Isparta’da doğru Üstadın kaldığı haneye gittim ve kapısını çaldım. Bir talebe kapıyı açtı. “Ben Diyarbakır’dan geliyorum…” deyip kendimi tanıttım. “Üstada soralım” dediler. Üstad: “Diyarbakır’dan geliyor?.. Mehmet Kayalar’ı görmüş mü?..” diye sormuş. “Beni o gönderdi buraya” dedim. Girdim içeri. Üstad karyolada yatağının üzerindeydi, başında sarığı vardı. Ellerini öptüm, önünde diz çöktüm. Bana “adımı, memleketimi, Mehmet Kayalar’ı, ailesini ve çocuklarını” sordu. Sonra, “Kardeşim sen nerde çalışıyorsun?” dedi. “Demiryollarında üstadım” dedim. “Demiryolları amme hizmetidir. Sizin bu hizmetinize bire on daha fazla ecir yazılır” dedi.
TARİHÇE-İ HAYAT BÜYÜK FÜTUHATLAR YAPACAKTIR
Bir de, Tarihçe-i Hayat o zaman daha yeni basılmış ve bazı beldelerde toplattırılmıştı. Üstad onu sordu bana. “Diyarbakır’da, Malatya’da, Elazığ’da… Tarihçe-i Hayat’a dokunuldu mu?” dedi. “Hayır efendim ilişilmedi” dedim. Üstad Hazretleri bir delikanlı gibi birden dikleşti ve “Tarihçe-i Hayat Anadolu’da, Avrupa’da, bütün dünyada büyük fütuhatlar yapacaktır” dedi. Sonra, “Kardeşim seni üç gün misafir etmek isterdim. Fakat sen memursun, hemen git. Hatta gece otelde de kalma. Eğer sen erken gelseydin. Seni Eğridir’de görecektim.” Dedi. Huzurlarından ayrıldım.
Yalova’da iki ezeli dost Tarık Aktekin ve İrfan Haspolatlı. Sağda Yalova Nur hizmetlerinin fedakar hadimi Ali Özdemir
Nur'un kahramanı Mehmed Kayalar yazısı için tıklayınız