RİSALEHABER
Sözlük anlamı itibariyle tarz, stil anlamlarına gelen üslup, edebi terim olarak metin üreticisinin dil malzemesine verdiği özgün biçimdir. Bediüzzaman, üslup için kalıp, suret, parlak elbise/hil'at ve ayine metaforlarını kullanır. Ona göre üslup konuşanın aynasıdır, metne bütünlük kazandırır, güzelliğin madenidir. Ancak üslup konusunda aşırıya gidilmemeli, üslupperestlik yolunda mana feda edilmemelidir.
Bediüzzaman bu düşüncesini şöyle ifade eder: “Evet lafza zînet verilmeli, fakat tabiat-ı mana istemek şartıyla. Ve suret-i manaya haşmet vermeli, fakat mealin iznini almak şartıyla. Ve üslûba parlaklık vermeli, fakat maksudun istidadı müsaid olmak şartıyla. Ve teşbihe revnak vermeli, fakat matlubun münasebetini göze almak ve rızasını tahsil etmek şartıyla. Ve hayale cevelan ve şaşaa vermeli, fakat hakikati incitmemek ve ağır gelmemek ve hakikata misal olmak ve hakikattan istimdad etmek şartıyla” (Muhakemat, 88 vd.).
BARLA LAHİKASI’NDA DİL VE ÜSLUP
“Barla Lâhikası Risale-i Nur'un Barla'da te'lif edildiği ve kalemle istinsah edilerek neşre başlandığından Eskişehir hapsi zamanına kadar olan devrede Nur'un ilk müştak talebelerinin, nurların hemen te'lifi zamanında, ilk okuyup yazdıklarında duydukları samimî hissiyat, kalbî ve ruhî istifade ve istifazalarını dile getiren fıkralarını ve Hazret-i Üstad'ın da bazı mektublarını ihtiva etmektedir.”
BARLA LAHİKASI’NDA MEKTUPLARI YER ALAN ZEVAT VE MEKTUP SAYILARI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR:
Barla Lahikası’nda 47 kişiye ait toplam 279 mektup/fıkra bulunmaktadır. Dolayısıyla eserde birden çok konuşan söz konusudur. Hal böyle olunca burada bir değil, birçok üsluptan söz edilebilir. Bediüzzaman’ın üslubu, Hulusi Bey’in üslubu, Hafız Sabri’nin üslubu, Ahmet Hüsrev’in üslubu gibi.
Barla Lahikası’nda, aynı Üstadın rahle-i tedrisinde bilgilenen, terbiye olup kemal bulan; birbirlerinin meziyetleri ile kıvanan, benliklerini bir havuzda eritip farklı bedenlerde tek yürek, tek ruh halini alan bir şahs-ı manevînin, dili kullanım keyfiyetini, üslubunu görmekteyiz.
Bu üslubun bileşenlerini, metinlerin türü ve içeriği, kullanılan dil malzemesinin nitelik ve niceliği, metin üreticilerin maddi-manevi hüviyetleri ve metne ruh olan mizaç ve seciyeleri oluşturmaktadır.
METİNLERİN TÜRÜ VE İÇERİĞİ
Metinler, genel olarak düzyazı olarak düzenlenmiş özel mektup kompozisyonundadır. Eserde tamamen manzum olarak kurgulanmış metinler ile telif veya alıntı manzum parçalar içeren metinler de yer almaktadır.
Bu parçalar çok sayıda olmamakla birlikte, Barla Lahikası’nın dil ve üslubunu renklendirmiştir. Yine metinlerde yer yer rüyalar hikâye edilmiştir. Rüya tahkiyeleri, bulundukları mektup metinlerini hikâye formuna yaklaştırmıştır.
Kompozisyonları gereği, bir hitapla başlaması, içli ifadeler taşıması, güzel temennilerle son bulması, kısaca duygu değeri yüksek ifadelerle başlayıp bitmesi, mektupların üslubunun şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır.
Mektupların genel olarak talebe-üstat ilişkisinde karşılıklı olarak gerçekleşmiş olması, metinlerin dil ve üslubunu şekillendiren diğer bir etkendir. Zira hitaptan takdir ve temenniye, hemen bütün ifadeler, bu hiyerarşik ilişkiye göre örgülenmiştir.
Mektup konularının genel olarak Risale-i Nur eserleri ve bu eserlerin ekseninde gerçekleştirilen iman ve Kur’an hizmeti ile ilgili genel ve/veya özel değerlendirmelerden müteşekkil olması da metinlerin üslubunu şekillendiren diğer bir etkendir. Zira konu birliği, kavram birliğini ve dolayısıyla dil ve üslup birliğini doğurmuştur.
Bütün bunlar, seçilen dil malzemesinin nicelik ve niteliğini, bu malzemenin tanzimini de tabii olarak etkilemiştir. Böylece metinlere şekil ve renk veren başlıca dil unsurları olarak hitap sözleri, değerlendirmeler, dua ve iyi dilek ifadeleri öne çıkmıştır.
Doç. Dr. Fevzi Karademir'in Yazının tamamı için tıklayınız