Bediüzzaman’ın kabir açıklaması

Günlük Risale-i Nur dersi…


Bismillahirrahmanirrahim

Vasiyetnamenin Haşiyesidir

Üstadımız âhir ömründe insanların sohbetinden men edildiği cihetle anladı ki:

"Bu zamanda şahsiyet cihetiyle insanlara zarar verecek haller var. Risale-i Nur'un mesleğindeki âzamî ihlâs için bu hastalık verilmiş. Çünkü bu zamanda şan, şeref perdesi altında riyakârlık yer aldığından, âzamî ihlâs ile bütün bütün enaniyeti terk lâzımdır. Dostlar uzaktan ruhuma Fatiha okusunlar, mânevî dua ve ziyaret etsinler.

Kabrimin yanına gelmesinler. Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir. Risale-i Nur'daki âzamî ihlâs ile bütün bütün terk-i enaniyet için buna bir mânevî sebep hissediyorum. Kendini Risale-i Nur'a vakfetmiş olan, yanımda bulunanlardan nöbetle birer adam kabrimin yakınında olup, bu mânâyı, lüzumsuz ziyarete gelenlere bildirsinler." (Emirdağ Lahikası)

Bediüzzman Said Nursî


Benim kabrimi gayet gizli bir yerde…

…Hattâ bizler gördük ki, bu mübarek bayramda şiddetli hastalığı için talebelerine dedi: "Benim kabrimi gayet gizli bir yerde, bir iki talebemden başka hiç kimse bilmemek lâzım geliyor. Bunu vasiyet ediyorum. Çünkü, dünyada sohbetten beni men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu surette beni mecbur ediyor."

Biz de Üstadımızdan sorduk:

"Kabri ziyarete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba siz ne hikmete binaen kabrinizi ziyaret etmeyi men ediyorsunuz?"

Cevaben Üstadımız dedi ki:

"Bu dehşetli zamanda, eski zamandaki firavunların dünyevî şan ve şeref arzusuyla heykeller ve resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi, enaniyet ve benlik, verdiği gafletle, heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları, mânâ-yı harfîden mânâ-yı ismiyle tamamen kendilerine çevirtmeleri ve uhrevî istikbalden ziyade dünyevî istikbali hayal edinmiş olmaları ile, eski zamandaki lillâh için ziyarete mukabil, ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın dünyevî şan ve şerefine ziyade ehemmiyet verir. Öyle ziyaret ediyorlar. Ben de Risale-i Nur'daki âzamî ihlâsı kırmamak için ve o ihlâsın sırrıyla, kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum. Hem şarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun, okudukları Fatihalar o ruha gider.

"Dünyada beni sohbetten men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle, beni sevap cihetiyle değil, dünya cihetiyle men etmeye mecbur edecek" dedi.

Hizmetinde bulunan talebeleri (Emirdağ Lahikası)

Bediüzzman Said Nursî

SÖZLÜK:


ÂHİR : Son.
ÂZAMÎ : En fazla, en çok.
BENLİK : Kendini beğenmişlik
BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten.
CİHET : Yön, taraf; vesile, sebep, bahâne.
ENÂNİYET : Benlik, gurur.
GAFLET : Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık; nefsine uyarak Allah'ı ve emirlerini unutmak.
GARP : Batı.
HÂŞİYE : Dipnot.
HİKMET : Felsefe, ilim; gayeli olma, faydalılık.
MÂNÂ-İ HARF : Birşeyin Yaratıcısına bakan, onu târif eden ve tanıtan mânâsı.
MÂNÂ-İ İSMÎ : Birşeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan mânâsı.
MEN : Yasaklama, engelleme, mâni olma.
MEVTÂ : Ölü.
MUHÂLİF : Uymayan, zıt olan, karşı duran.
MUKABİL : Karşı, karşılık olarak, bedel.
MÜBÂREK : Bereketlenmiş, uğurlu, hayırlı.
NAZAR-I BEŞERÎ : İnsanların nazarı, bakışı.
RİYÂKÂR : Gösterişçi, içi dışı başka olan.
ŞAHSİYET : Bir kimsenin kendine ait özel halleri. Karakter sahibi olma.
ŞARK : Doğu.
VASİYET : Bir işi birisine havale etmek.
VASİYETNÂME : Sahip olduklarını, ölümünden sonrası için bir şahısa, ya da bir hayır müessesesine mânen bırakmak.

Risale-i Nur Haberleri