RİSALEHABER
Hayatını Risale-i Nur hizmetine vekfetmiş Rüştü Tafral ağabeyi vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz. 1935 yılında Rize Vilayetinin Pazar kazasının Balıkçı köyünde dünyaya gelen Tafral, 31 Mayıs 2015'te İstanbul'da vefat etti.
Tafral ağabey, Bediüzzaman'la hiç görüşmemiş ancak mektuplaşmıştı. Nedenini şöyle anlatmıştı:
ÜSTAD SAĞ OLSAYDI YİNE GİTMEKTEN ENDİŞE EDERDİM
Bediüzzaman’ı niye görmediniz? 1959’da Süleymaniye’ye geldiğiniz zaman Üstad hazretleri sağdı. Merak etmediniz mi Üstadı?
Çok merak ettim fakat memleketteyken de nurcuyuz yani. Altı sene memlekette nurcuydum tabi. Fakat Üstada bizim bakışımız değişik. O zatın yanına gitmek için de çok fazla kalbi cesaret lazım. Onun için ben şöyle düşünüyordum. Yani İstanbul’a gittikten sonra bir cemaatin aralarına katılıp, o cemaatle Üstadın ziyaretine gitmek. O sorarsa o zat kimdir diye, o zaman beni söylerler Üstada. Çünkü ben, Üstada bakışımda bayağı heyecan yaşarım.
Hatta şimdi bile bu yaşımda Üstad sağ olsaydı yine gitmekten endişe ederdim. Yani Üstadın manevi şahsiyetinden çekiniyordum.
Üstad ile hiç mi diyalogunuz olmadı?
Mektup yazdım. O zaman dediler ki, madem gitmiyorsun Üstada mektup yaz.
Neredeydiniz mektup yazdığınızda?
Memleketteydik.
Üstad hazretleri neredeydi?
O zaman Emirdağ’daydı. Üstad mektubumuzu dinleyince hemen mektup yazdırdı. Celal ağabeyin yazısı bu… Yani büyük bir adammış, anlayışlı bir adammış manasında. Henüz ben gencim. Risale-i Nur’un Mısır’da radyoda dersi yapıldığını anlatıyor, bize dua ettiğini yazıyor. Bu mektubu bir arkadaş sakladı da, benim şimdi yanımda var mı yok mu bilmiyorum. O arkadaştan aldım ben kaybettim mektubu.
Üstad hazretleri o mektupta ne diyor size?
Dua ediyor.
Eminim ki sizin ezberinizdedir o mektup
O mektubu okumakta zorluk var, hatırımda kalmadı. Yani dua ettiğini hatırlıyorum. Risale-i Nur’un bazı haberlerini yazdığını hatırlıyorum. Bunu iyi hatırlıyorum, ben şunu yazmıştım mektubun başlangıcında “Zülfikar-ı maneviyeyi tutan ellerinizden öperim.”
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفَاتِ رَسَائِلِ النُّورِ
Çok aziz müşfik Üstadım Hazretleri!
Evvelen Şuhuru-u Selase;Leyle-i Kadir ve bayramlarınızı ruh-u canımla tebrik eder eşrat-ı makbuleye mazhar dualarınıza âmin der, Zülfikâr-ı maneviyeyi kullanan ellerinizden hurmetle öperim. Arz ediyorum.
Kur'an-ı Hakim'in ayinedarlığında bulunup o envar-ı muazzamadan alem-i insaniyete aksettirdiğiniz nur ehl-i iman için muzmer hakaik-ı kevniyenin vuzuhan görülmesine ziya ve hakaik-ı gaybiyenin bakiyane müşahedesine dürbün; insanlık mertebelerinin a'lâ-yı iliyyin derecelerine sür'atle nurdan bir zat buyuruyor ve bid'alar zulûmatı içinde ve istilâsı anında cadde-i Kur'aniyeyi gösteren ve güneş altında birer projektör olmuştur. Ve tadadla bitmez.
Tavsifinden bizzarure aciz kaldığımız meziyetleri havi külliyatından bizi ayıracak beşeri kuvvet yoktur. Allah ebediyyen siz Üstadımızdan razı olsun. Evet Üstadım Hazretleri Nur külliyatı kainatın manasını; hilkatın gayesini ve marziyat-ı İlahiyeyi Kur'an hazinesinden öğretiyor. Bu külliyat canımız; cananımız; ona hizmet etmek en büyük gayemizdir.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Duanıza çok muhtaç ve müştak talebeniz Rüşdü Tafral
Bütün udebaların tavsifinden aciz kalacakları Nur külliyatı hakkında söz söylemekten çekiniriz. Siz üstadım Hazretlerine dersimden bir nebze arz ederim.
GELEN CEVAP
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz kardeşimiz Rüşdü,
Güzel mektubunuzu hasta olan Üstadımıza okuduk. Size çok selam ve dua ediyor. Siz de Üstadımıza dua ediniz. Elhamdülillah nurların futuhatı her tarafta fevkalededir. Hatta Mısır'da Hutbe-i Şamiye yirmi beş bin nüsha olarak basılmış. Şam radyosu da bayramın birinci günü yirmi dakika kadar Risale-i Nur'dan ve Üstadımızdan bahsetmiş. Bunları müjde olarak yazıyoruz. Orada bulunan cümle kardeşlerimize pek çok selam ederiz.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Tahiri, Zübeyr, Ceylan.
Üstad hazretleri ile bir kere mi mektuplaştınız?
Bir kere mektuplaştık. Üstad geldi ben de İstanbul’a geldim. Görüşebilirim ama korkuyorum. Şimdi ben paşalarla görüşürüm fakat Üstadla görüşemiyorum.