Bediüzzaman'ın 'mürşit'le 'müfsit'i ayırt etme formülü

Adam, dini anlatmıyor, şov yapıyor. Bir eli yağda bir eli balda yaşıyor Haremlik-Selamlık esasını, tesettürü yıkmak için neredeyse çırılçıplak kadınları karşısına alıp konuşuyor

Risale Haber-Haber Merkezi

Milli Gazete yazarı Burhan Bozgeyik, mürşitle müfsidin nasıl ayırt edileceğini soranlara Bediüzzaman Hazretlerinin sözlerini aktardı.

"Ülkemiz, birçok cihetten “tuhaflıklarla” dolu bir ülke. Daha dün FETÖ’nün ne kadar korkunç tahribatlara sebep olduğu ortaya çıktı, bugün yeni FETÖ’cükler sahneye çıktı, ortalıkta at oynatmaya başladı. Peki, biz Müslümanlar; doğruyu eğriden, Hakk’ı bâtıldan, mürşidi müfsitten nasıl ayırt edeceğiz?" diye soran Bozgeyik, şöyle cevapladı:

"Çok basit. Temel ölçüyü elde edeceğiz. Bu temel ve şaşmaz ölçü (mihenk) ise Kur’ân’dır, Sünnet’tir. Bu iki temel kaynaktan alınan İcmâ’ ve Kıyas’tır. “Edille-i Şer’iyye”, yâni, Şer’î (İslâmî) deliller dediğimiz bu temel ölçüleri bizlere anlatan sahih eserlerdir."

Ölçünün belli olduğunu hatırlatan Bozgeyik, Bediüzzaman Said Nursi'nin konu ile ilgili sözlerini aktardı:

"Bizi Allahu Teâlâ’nın ve Resûl-i Ekrem’in gösterdiği yola, yani “Sırat-ı Müstakime” götüren, yani Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnet-i Seniyyeye bağlayan “mürşid”dir; insanları şahsına bağlayan, işkembe-i kübradan attığı fikirlere çağıran ise “müfsit”tir.

Bakınız Bediüzzaman, yaklaşık yüz sene önce Doğudaki Kürt aşiretleriyle yaptığı bir sohbette, kendisine mürşitle müfsit’i nasıl ayırt edeceklerini soranlara ne demiş:

“…Hiçbir müfsid [İfsad eden, fenalaştıran, bozan], ‘Ben müfsidim’ demez, dâimâ sûret-i haktan görünür, yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ‘Ayranım ekşidir.’ Fakat siz mihenge [iyiyi kötüden ayıran ayar âleti. Burada kast edilen ‘Şeriat terazisi’dir. Yani Kur’ân’ın ve Sünnetin ölçüsüdür.] vurmadan almayınız. Zira çok silik söz, ticarette geziyor. Hattâ, benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip, tamamını kabul etmeyiniz; belki ben de müfsidim veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyle ise, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte size söylediğim sözler hayâlin elinde kalsın; mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız, bakır çıktı ise gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.” (Münâzarat’tan) 

Adam, dini anlatmıyor, şov yapıyor. Adam ortada meşrû bir kaynağı olmamasına rağmen bir eli yağda bir eli balda yaşıyor. Beş altı katlı kâşaneler yaptırıyor. Adam, İmanın şartlarından olan Kaderi inkâr ediyor. Adam, durmadan konuşuyor, sanki Peygamber Efendimiz (asm) hiç konuşmamış gibi, bütün hadisleri inkar ediyor. Adam İslâm’a ve Müslümanlara hizmet eden bütün cemaatleri, ekolleri, tarikatları kötülüyor. Adam, Haremlik-Selamlık esasını, tesettürü yıkmak için neredeyse çırılçıplak kadınları karşısına alıp konuşuyor. Ey saf Müslüman! Sen bunlara mürşit mi diyeceksin, müfsit mi Adam her haliyle, her sözüyle, her davranışıyla zındık ve müfsit olduğunu bağırıyor. Böyle adamlara hüsn-ü zanda bulunmak, saflıktan da öte ahmaklık değil midir?

Yazının tamamı için tıklayınız

 

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Bediüzzaman Haberleri