1947’den itibaren, Said Nursi hazretlerinin lâtif tabiriyle “Bin kalemli Nurcu” olan teksir makinesi, onun evinde kuruluydu. Gizlice, kol kuvvetiyle, matbaa gibi çoğaltılan Risale-i Nur nüshaları, iman Kur’an hakikatlerine susamış muhtaç gönüllere bu evden yetiştiriliyordu.
İşte o İbrahim Gül, ölüm döşeğindeyken Bediüzzaman tarafından ziyaret edilir. O anların şahidi Hasan Kurt, gözyaşlarıyla anlatıyor...