Risale Haber-Haber Merkezi
Diyarbakır Kültür Merkezinde (DKM), üniversiteli öğrencilerin ve kursiyerlerin katıldığı bu haftaki semineri Akademisyen Fatih Çakır sundu. Geniş katılımın olduğu seminerde Adalet konusu ele alındı.
Adaletin bireye bakan yönünü nazara sunan Çakır; adaletin devam etmesinin ibadete bağlı olduğunu belirterek adalet-ibadet ilişkisi hakkında bilgi verdi. İsm-i Adl’in İsm-i Azam olduğunu, adaletin en zor uygulama alanlarından birisi de insanın sahip olduğu üç kuvvedeki adaleti (vasat) sağlamak olduğunu belirtti.
Adalet-uhuvvet ilişkisine de değinen Çakır, Risale-i Nur’da geçen “Bir gemide bir cani ve dokuz masum varsa o gemiyi batırmak ne kadar zulümse; insanda bulunan dokuz değil belki yirmi sıfat-ı masumenin yanında hoşumuza gitmeyen bir cani sıfatı yüzünden ona kin ve adavet etmenin de zulüm olduğu’’ sözlerini aktardı.
Çakır, Adalet-i mahza ile adalet-i izafiye ayrımını şöyle yaptı:
Adalet-i mahza/ adaleti mutlaka;
-Adaletin eksiksiz uygulandığı adalet çeşididir.
-Bir masumun hakkı bütün halk için iptal edilmez.
-Hakkın küçüğüne büyüğüne bakılmaz.
-Bir cemaatin selameti için bir fert feda edilmez.
-Kaynağı Kur’an’dır.
-Azimettir.
-Hilafeti temsil eder.
-Ahirete bakar.
-Küllün selameti için, cüz’ü feda eder.
-Cemaat için, ferdin hakkını nazara almaz.
-Ehven-üş şer var.
-Kaynağı; siyaset, dünya, vahşet ve bedeviliktir.
-Ruhsattır.
-Saltanatı temsil eder.
Çakır, “Bu iki adaletin ayrımı yapıldıktan sonra, hangisinin ne zaman kullanılacağı konusunda ise Bediüzzaman’ın söylediği “Adalet-i mahza kabil-i tatbik ise, adalet-i izafiyeye gidilmez, gidilse zulümdür’’ sözü hatıra getirmeli” şeklinde konuştu.
Seminer dinleyicilerin katkıları ve soru-cevap faslıyla devam etti.