Bediüzzaman'ın siyasi efkarı tarihsel değildir

Halil KÖPRÜCÜOĞLU

Ali Bulaç'a açık mektup-4

7-Hele: “Tarihte hangi mezhep aynı zamanda siyasi değildir? Uğradığımız ağır hasarlara rağmen bugün de sosyo-politik talepleri "dinin dili"ni kullanarak ifade edenler çıkıyorsa, bu henüz gelenekten tümüyle kopmadığımızın… Sıhhat ifade eden işaretlerindendir. Dünün mezhepleri ve fırkaları bugünün akımlarıdır...“ deyişiniz beni daha da üzdü ve korkuttu.

Keşke öyle olmasaydı. Keşke bin senelik dert birikimine sebep olan gelenekten kopsaydınız, kopulsaydı. Bediüzzaman’ın yepyeni usulüyle resetlenilseydi. Bütün bu rezillikler İslam Âleminin başına gelmezdi.

  •  “Bediüzzaman,   Hem çağının çocuğu olarak
    • çağının sorunlarını derinlemesine kavramış bir düşünürdür;
  • Hem de çağın ağlarına ve bağlarına takılmadan,
    • Bu ağları ve bağları kırarak, aşarak
    • Bize yeni bir çağ açmış;
    • Bir üst kimlik ve felsefe armağan etmiş bir Âlimdir. (Mealen, Y.Şafak’tan)
  • Çağımızda  sadece Bediüzzaman'ın gerçekleştirdiği
    • Tarikat berzahına uğramadan
    • Ulum-u Âliyeyi okumadan
    • Hakikate ulaştırabilen bu Yeni Yol,
      • Keşfedilmeyi;
    • Yeni bir medeniyet fikrinin geliştirilmesinde
    • Hayata ve harekete geçirilmeyi bekleyen
    • Çağ açıcı bir açılım ve atılım imkânı olarak,
    • Maalesef henüz yeterince anlaşılamamış,
    • Bilhassa bizim ilahiyatçılarımız tarafından,
    • Maalesef henüz tam benimsenememiştir.

8-“Modern devlette siyaset bir tercih değil, zorunluluktur.” Sözünüzdeki mana mutlak olamaz. Yoksa Mekke dönemindeki ASM bile göre usul(!) hatası yapmış olur. Hâlbuki bu ahir zaman dünyasında Müslümanlar, Mekke dönemini geçerek, atlayarak Medine’yi yaşamak isteyerek, fıtratları zorluyor, kendilerini ateşe atıyorlar. Acaba bunu hala anlatanların mesuliyeti ne kadar olur, bir düşünün.

O, bize ve bütün insanlığa

  • Fıkha indirgenmiş,
  • Cihat anlayışını hala silah ve öldürme eyleminden kurtaramamış,
    • Bir tarz ve söylemdeki din ile değil
  • Akıl, Kalp ve semavi bir medeniyetin kontrolünde,
  • İlmin ve Kutsi Kaynakların rotasında, bu yeni yoldaki islâm ile
    • Deva olmaya çalışmaktadır.

Bizler,  Nur Talebeleri olarak -biraz kusurlu da olsak-;

  • İslâm’ı, yapmazsan, Cehennem! etmezsen, ateş! gibi
    • Müstebit, ceza ve emirler silsilesi, olmaktan,
  • Fıkha indirgenmiş,
  • “Tekbir! Allâhü Ekber! bağırış-çığırışlarıyla
  • Medeni insanların nazarında gerilla söylemine indirgeyen bir halden,
  • İki cihan saadetinin prensipleri haline dönüştüren…
  • Bir Bediüzzaman’dan bahsediyoruz.
  • Ramazanı, adeta, sadece susam tanesi, nohut tanesi anlatımlarından,
  • Orucu, şu bozar, bu bozar (!)  söylemlerinden ibaret olmaktan kurtarıp…
  • İnsana, “Gaye-i Hilkatinin Sırrını” idrak ettiren,
  • Acz ve fakrının farkındalığı ile kemale ulaştıran,
  • Güzel ve çok faydalı hikmetli bir vazifeye çeviren, Risale-i Nurdan bahsediyoruz.
  • Kurbanı, boynuzu şöyle olamaz, keçi olursa şöyle olur, koyun olursa böyle olur,
  • Şöyle kesilmeli, böyle bağlanmalı gibi
  • Esas manası dışındaki teferruatlara münhasır hale getirilmekten,
  • Onların da içinde olduğu, temel ve hikmetli Kur’anî  manalarına,
  • Temel felsefesine kavuşturan, Said Nursi’den bahsediyoruz.
  • Kucaklarındaki çocuklarının bile alınlarına,
  • Kılıç üzerine “La İlahe İllallah” yazılı bantlar bağlayarak,
  • Silahla meydanlara, sahnelere çıkıp, Büyük bir medeniyet dini olan İslâm’ı,
  • İnsanların nazarına,  Bir nevi anarşist görünümünde gerilla hareketi imajıyla tavsiften,
  • İki cihan saadetini sunar bir kemale  taşıyan, Nur külliyatından bahsediyoruz.
  • Medeni bir dünyada,
  • Dâhil de bile hala silah kullanarak cihattan bahseden cehalet zemininden,
  • “Medenilere galebe ikna iledir.” diyen,
  • Cihadı, kevnî Âyetlerle ve  tamamen tefekkürî tarzda,
  • İman hakikatlerinin, Elmas Kılıcıyla (!) yapılan medeni güzel bir hizmete çeviren,
  • Bir müthiş yeni yoldan bahsediyoruz.

O kadar ki

  • Allah’ın sayısız delillerle,  görürcesine yakini bir imanla kabul ettirildiği,
  • Peygamberlik müessesesinin hak olduğunun
  • İlmi realite haline getirilişinin sağlandığı;
  • Bilhassa Hz. Muhammed ASM’ın
  • En büyük ve hak peygamberliğinin gerçekliğinin kabul ettirildiği;
  • Haşrin baharın gelmesi, sabahın olması katiyetinde ispat edildiği,
  • Meleklerin, Miracın, Kaderin ve pek çok iman hakikatinin
  • Herkesin anlayıp itikat edebileceği hale getirildiği,
  • Bir Kur’an Tefsirinden bahsediyoruz.
  • Bütün inançsızlara, materyalist felsefecilere, bozuk Avrupa’ya
    • Meydan okuyarak
  • İman ve İslam’ın her meselesini ispata hazır olduğunu haykıran,
  • Bir büyük Âlimden bahsediyoruz…

Sizler ise hala, ”Modern devlette siyaset bir tercih değil, zorunluluktur”  diyorsunuz.

Bunu, “Müslümanların iktidarı hedef etmesi, devleti ele geçirmesi, insanları iktidar gücüyle şekillendirmesi… gibi” manalarda anlamıyoruz, anlatmıyoruz. Yaşadığımız ülkenin elbette marzi-i İlahiye de uygun tarzda kâmil insanların yönetmesini istemek insanî bir haslettir ve elbette çok lüzumludur.

Ama bu mâlumu ilam edecek kadar bilinen basit bir gerçektir. Siz bu mananın üstüne yukarıdaki yanlış telakkileri de ekleyemezsiniz.

  • İnsanlığın bel kemiği kırıkken, onları yüzlerinde rütuş yapıp güzelleşmeye çağıramazsınız.
  • Temelleri, kolon ve kirişleri dağılma noktasındaki bir binaya boya çekmekle, idaresini düzene kavuşturmakla uğraşmazsınız,

Bu tarz işleri,

  • Gayet ciddi yanlış ve sehivler ihtiva eden fikirler
  • Usul elbisesi giydirip, itikat kürküyle donatılıp
  • Ne bize gösterilsin, Ne kendi ruhunuzun, kalbinizin ve aklınızın önüne koyulsun.
  • Yaptıklarımızın mesuliyetinden,
  • Ayetteki ”zerre miskal” hesap manalarından ciddi çekinmeliyiz

Bediüzzaman’ın; ‘Toplumun asıl zihinsel ve ahlaki olarak dönüşümü gerçekleşme(diğini) iyileşme olmayacağını düşün(mesini) siz söylemiştiniz.

9-“Üstad da DP'nin ortaya çıkışıyla siyasete ilgi duymaya başlamış (1944), "Dindar demokratlar, hususan Menderes gibi zatların hatırları için 35 seneden beri terk. siyasete bir iki gün baktım. (Emird.. 749) demiştir. Kendi usulü içinden doğru yapmıştır,” diyorsunuz.

Lütfen ilk mektubumda yazdıklarımı, üç dönemi ve bu dönemleri ortaya koyan Risale-i Nur metinlerini dikkatle inceleyin. Gayesine ve tarzına ve bilhassa bu konularda serdettiği fikirlerine dikkatle baksanız bu fikirleri serdetmezsiniz. Burada bile 1-2 gün deyişi dikkat çekici değil mi.

  • “Çünkü o tarihte illetin değiştiğine hükmetmiştir. “ diyorsunuz ama rey vermenin tesbitini, kendi müşahedatınızla bakarak ters değerlendiriyor, yanlış aktarıyorsunuz.
  • “Üstad'ın siyasetin kendisini kötü görmediğinin işareti…” cümlesinde, noksaniyetin kokusu var. Bediüzzaman hiç öyle düşünmemiş, devlet idaresi anlamındaki manasıyla siyaseti hiç lüzumsuz görmemiştir. Onun Siyasetten uzak kalışı asla bu cümlenizdeki gibi olmamıştır.
  • Bediüzzaman'ın siyasî düşüncesini oluşturan,
  • Vahye ( "Şeriat-ı Garra-yı Ahmediye"ye) dayanan söylemlerini,
  • İndi kanaatleriyle zedeleyen(!)
  • Önceden de şimdi de içerden(!) de, dışarıdan da bazı hatalı fertler
  • Hep olmuş ve olmaktadır.
  • Ancak artık Risale-i Nurun Kur’andan tereşşuh etmiş metinleri çok okunuyor.
  • Seminerlere, konferanslara, sempozyumlara ciddi ciddi konu oluyor.
  • Bazen bir tek konusu,Bir sempozyumda, günlerce irdelenip, istifadeye çalışılıyor.
  • Üniversiteler, hem de bütün dünya üniversiteleri
  • Artık kapılarını ona hem sempozyum yapmak, hem de kürsü açmak anlamında teslim oluyor.
  • Ezher’in ders kitabı yaptığı Nurun metinlerini
  • İnşallah siz ve sizin gibi düşünen ülkemiz İlahiyatçıları da
  • Sathi bir ilişkiyi bırakıp, samimi olarak değerlendirir.
  • Bizler gibi, saha dışındaki insanlar gibi değil de
  • Hakiki sahipleri gibi
  • Hakiki yerine oturtur.

Artık, milyonlarca kültürlü ciddi insan, O’nu, çok dikkatle tekrar tekrar okuyor. Kendine yol haritası çiziyor. Kuru gürültülere uygun bir zemin Allaha şükür artık yok. 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.