1960’ın ilk günleri. Ankara toz duman. İnönü’nün Menderes ile kavgası oldukça hırçın. CHP’nin uzlaşmaz siyaseti inanılmaz derecede saldırgan. Medya desteği ile yürütülen itham kampanyalarıyla hükümeti devirme planlarının kuluçkaya yattığı bir dönem. 27 Mayıs’a koşar adım giden bir süreç. Darbe sonrası mizansen siyasetin ve askeri vesayetin daha iyi fark edildiği ağır şartlar.
***
1960’ın ilk günü 1 ocak’ta Bediüzzaman İstanbul’dadır. Talebesi ve avukatı Bekir Berk’in davetine icabet etmiştir. Piyer Loti otelinde sadece 22 saat kalabilmiştir. Otelden ayrılışı ve İstanbul’a vedası hızlı olmuştur. Talebeleri Zübeyir Gündüzalp ve Bekir Berk aracılığıyla, kendisiyle görüşmek isteyen üniversite öğrencilerine mesajı nettir:
“Tahriklere kapılmayın. Şahsiyetinize hakaret edebilirler, buna rağmen dava uğruna ses çıkarmayın. Bu uğurda bana çok kötülük ettiler. Ben onları affettim.”*
Bir gün önce ayrılıp geldiği Ankara’ya geri döner. İstanbul’dan erken ayrılmıştır. İstanbul günlerini tekrar hatırlamaya, hasret gidermeye ve fikir dünyasında oluşan yeni inkişafların müjdesini vermeye fırsat olmamıştır.
***
Tarih 2 Ocak 1960. Bediüzzaman Ankara’dadır.
Ankara, çalkantılı bir dönemin bütün işaretlerini vermektedir. Derin mahfiller işbaşındadır. İrtica paranoyası İnönü’nün değişmez gündemidir. Demokrat Parti’ye hücumların önemli bir konusu da Bediüzzaman’ın seyahatlerinden duydukları rahatsızlık teşkil etmektedir.
Menderes’e hücum ederler. İnönü’nün demeçlerinde sertlik artmış ve açık cephe sürtüşme zemini seçmiştir.
3 ocak 1960 tarihli Hürriyet, Milliyet, Ulus ve Akşam gazeteleri Bediüzzaman’ın Ankara ziyaretine yer verir.
Ulus, “Esrarlı gezileri devam eden ve evvelki gün İstanbul’a giden Said-i Nursi dün otomobille ansızın Ankara’ya hareket etti” şeklinde haberleştirmişti.
Muhalefet huysuzlandıkça DP Bediüzzaman’ı incitmeden kendince tedbirler alıp siyasetin türbülansını ve gazetelerin Said Nursi ile ilgili haberlerinin hızını kesmeye çalışıyordu.
Bediüzzaman’ın İstanbul gezisi yine gazetelerin gündemi olmuştu ve manşetten vermişlerdi. Bunun üzerine Adalet Bakanı Esat Budakoğlu hükümetçe görevlendirilip İstanbul’a gönderilmişti.
Savcı Sebati Yalçın’la uzun bir görüşmeden sonra basına açıklama yapmıştı:
“Said Nursi’nin İstanbul’a gelişinin Adliye ve İstanbul savcılığı ile bir ilgisi yoktur.”
Hükümet, Said Nursi’nin seyahatleri ile kendileri arasında ilişki kuran CHP’nin tutumundan tedirgindi ve rahatsızdı. O yüzden geliş sebebi ile hükümet arasında veya yargı ile bağlantılı bir ziyaret gibi gösterilmesinden memnun değildi. Bunu açıklamaya çalışıyordu.
Şiddetli kış, İstanbul ve Ankara’yı teslim alırcasına siyasi ve sosyal bir kışın arifesinde yaşanan sıkıntılı bir dönemin habercisiydi.
(*Ankara siyaseti ve Said Nursi, Serdar Murat, Yeni Asya N., 2001)