Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Hakkın rahmetine kavuşan Abdullah Yeğin Ağabey, 23 Mart 1960 tarihinde Urfa'da vefat eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin en yakınındaki isimlerden biriydi.
Yeğin ağabey, Bediüzzaman'ın vefat anını Risale Haber'e şöyle anlatmıştı:
ÜSTAD HİÇ BÖYLE BAYILIR MI? VEFAT ETMİŞ!
"Zübeyir, Hüsnü, Bayram orada duruyorlar, “Üstad nasıl oldu?” diye sordum. “Üstad bayıldı” dediler. “İstirahat ediyor, gürültü etmeyelim, konuşmayalım” dediler. Ben yanına gittim elini tuttum ve bileklerine baktım nabzı atmıyor, damar atmıyor. Göğsüne baktım hiç hareket yok, nefes alıp vermiyor, kalbini dinledim kalp atmıyor durmuş “ya Üstad hiç böyle bayılır mı? Üstad vefat mı etmiş acaba?” dedim. Zübeyir abi, “yok Üstad eskiden de böyle oluyordu, Üstadın daha vazifesi çok, onları bitirmeden vefat etmez. Şimdi duralım” dedi.
VEFATINI KİMSEYE SÖYLEMİYORUZ
Saat dört sıralarıydı sanırım. Sabaha kadar bekledik, sesimizi çıkarmadık. Üstadın vefatını hiç kimseye söylemiyoruz. “İstirahat ediyor” diyoruz, “rahat olun, Üstad rahat” dedik. Bayram vesaire hiç biri bir şey demiyorlar. Susuyorlar. Sabah oldu yine Ütadı ziyaretler başladı. Gelen geliyor biz kimseye diyemiyoruz. Orada iyi tanıdığımız münzevi Mehmet Efendi isminde kurra hafız bir hoca efendi vardı. Osmanlı zamanında imamlık yaparmış, yaşlı bir zat, biz onu ara sıra ziyaret ederdik. Risale-i Nur okurdu, çok severdi Üstadı. Mahmut Hasırcı’yla beraber otele gelmiş. Kapıda karşıladım, “ben Üstadı ziyarete geldim. Bana Üstadı gösterin” dedi. Dedim “Üstadımız rahatsız baygın halde yatıyor hastadır, şimdi olmaz” dedim. “Yok. Ben rahatsız etmeyeceğim. Siz bana kapıyı açın şu mübareğin yüzünü bir göreyim. Buraya kadar gelmişim bir yüzünü gösterin başka bir şey istemiyorum” dedi.
ÖĞLENE KADAR BEKLEDİK
Sonra orda diğer kardeşler de vardı. Kapıyı açtık şöyle yüzünü gösteriverdik, “İnna Lillah ve İnna ileyhi raciun. Üstad vefat etmiş. Niye söylemiyorsunuz?” dedi. O öyle deyince polisler de duydu. Herkes duydu. Doktor çağırdık geldi, baktı. Doktora dedik ki “Üstad yatıyor, baygındır.” Doktor da anlayamadı ve “Eskiden de böyle oluyorsa öğlene kadar bekleyelim” dedi. Velhasıl öğleye kadar bekledik. Ondan sonra vali miydi emniyet müdürü müydü tam hatırlamıyorum geldi baktı. Artık “gidin” demekten de vazgeçtiler. Vali Şerafettin isminde bir zattı, Üstada hürmet eden, cenaze namazında da bulunmuştu. Menderes merhum haber göndermiş demiş ki “Üstad vefat etmiş istedikleri gibi merasim yapsınlar, yardımcı olun sen de git demiş.” Valiyi göndermiş. Yani bunlar hep yardımcı olarak.