Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman 1935’de Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilir. Kendisine on bir ay, birkaç arkadaşına da beş altı ay hapis cezası verilir. Bir büyük dava adamını iltifatlara boğacakken beş on fakir adamla mahkeme eden, rejimin sandalyeli ekibine karşı Bediüzzaman geriye dönüş tekniği ile İstanbul’dan Ankara’ya çağrıldığı olayları izah eder.
Bediüzzaman her zaman barışçı bir yaklaşımla olayları yorumlar. Rejim anlayışları, kültür ve yeni toplum anlayışları gibi azametli bir konu orta yerdeyken, sadece “ihtiyarlık hissiyatıma uygun gelmedi” der. Pireyi deve etmek gibi bir tutumu yok, olayı orada lokalize etmiş bırakmış. Büyütse ne olacak ki?
Zulme ve ölüme mahkum edilmiş bir insan, Eskişehir müdafaatında en mahrem ahvalini bile hikaye eder ta ki bir suç unsuru olmadığına hakem heyetini ikna etsin. Ne kadar korkunç bir baskı altına alındığını bu ifadelerde görür insan. Eskişehir mahkemesinin savunmalarında iddia makamının ileri sürdüklerine verdiği cevaplar, bir takım vehmiyatın, örümcek ağı mesabesindeki takıntıların cevaplanmasıdır. Eğer bu ülkenin ilimden anlayan bir büyük akademisi olsaydı Bediüzzaman’ın asıl fen ve felsefeden gelen dalalet mektebine karşı tutumları yüzünden, savunmalarından dolayı büyük akademik payeler elde etmesi gerekirdi. Ne yaptığını bilen bir insan, onun yanında ne yaptığını bilmeyen, bir yamyam yönetimi gibi kendini muaheze eden adamlara verdiği cevap, düşünce bilim ve fen tarihinde eserlerinin yerini belirlemesi açısından önemlidir.
Prof. Dr. Ahmet Nebil Soyer'in "Bediüzzaman’ın Demokratik Mizacı ve Savunma ile Geçen Ömrü" yazısı için TIKLAYINIZ