Ömer Özcan'ın haberi:
RİSALEHABER-Bediüzzaman Said Nursi ile görüşen son şahitlerden Konyalı Hüsmen Duran Ağabey bugün tedavi gördüğü hastahanede 85 yaşında vefat etti.
Hüsmen Duran'ın cenazesi yarın (Pazartesi) öğle namazından sonra Mevlana türbesi yanındaki Üçler mezarlığına defnedilecek.
Hüsmen Duran'ın dilinden Bediüzzaman'la görüşmesi
"Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ziyaret etmek üzere Isparta'ya vardık, fakat elimizde adres yoktu. Ulu Camii vardı, oraya gittik. "Birine sorar öğreniriz" dedik. Gittim, baktım biri abdest alıyor. Ona yanışıp sordum. 'Siz nereden tanıyorsunuz Üstadı?' dedi. 'Kitaplarını okuyoruz' dedim. 'Hangi kitaplarını okuyorsunuz?' dedi. Ben de 'Lem'alar, Şuâlar, Mektubat' dedim. 'Siz Sıddık Süleyman diye birisini duydunuz mu?' diye sordu. 'Evet duyduk' deyince, 'İşte o benim' dedi. Sonradan anladım ki, onu oraya Üstad göndermiş. Yoksa namaz vaktiydi, namazı kılıp gidelim derdi. Beraber Üstadın evine gittik, 'Siz merdivende bekleyin, ben Üstada haber vereyim' dedi. 'Yalnız, Üstad anlatacaklarını anlatır, konuşması bittiği zaman gitmenizi isteyince Esselâmu Aleyküm der, siz de Aleykümselâm dersiniz ve çıkarsınız' dedi.
Kur'ânı ezberleyen gözleri öpeyim
İçeri girdim, Üstad yatakta, hasta, sesi zor çıkıyordu. Söylediklerini Zübeyir Ağabey bize tekrar ediyordu. Beni gösterdi ve dedi ki: 'İşte Zübeyir, bu benim yirmi senelik talebemdir.' Hafız olduğumu öğrenince 'Kur'ânı ezberleyen gözleri öpeyim' dedi. Gözlerimden öptü. Biraz daha konuştuktan sonra, Üstad 'Esselâmu Aleyküm' dedi. Ben kalktım, fakat çıkarken, ailemden niye bahsetmedi diye kendi kendime söylendim. Tam kapıdan çıkarken Üstad, 'Annen baban var mı?' diye sordu. 'Var' deyince, 'Madem onlar seni yetiştirmiş, sen benim talebem olduğun gibi, onları da talebe olarak kabul ediyorum ve her sabah dualarıma ortaktırlar' dedi. 'Madem ki sen beni ziyarete geldin, senin yol paranı ben vermem lazım' dedi. 'Ben almam' dedim. Fakat cüzdanımda 10 lira param vardı, harcamıştım. Daha sonra baktım, cüzdanımda bir 10 lira daha var. Gelirken birisi pasta göndermişti. 'Ben karşılıksız birşey almam' dedi ve bana 1 lira verdi. O 1 lirayı hâlâ hâtıra olarak saklıyorum.
Kardeşim daha 15 gün oldu görüşeli, niye tekrar geldin
"Daha sonra Isparta'dan ayrıldım. 15 gün sonra tekrar Üstadın yanına geldim. Üstad beni görünce, 'Kardeşim daha 15 gün oldu görüşeli, niye tekrar geldin' dedi. 'Üstadım artık sizin hizmetinizde kalmak istiyorum' deyince, 'Kardeşim git, Konya'da hizmet et' dedi. Böyle olunca tekrar Konya'ya gittim. Konya'da hocalık yapmaya başladım.
Abdülmecid Efendi'ye götür sana ders versin
"Bir ara Eğirdir'de kitap getirmeye gittim. Üstadı tekrar ziyaret etmek nasip oldu. Bu gidişimde Üstad bir liste çıkarmıştı. Bu listede Mesnevî'nin gittiği ülkeler yazılıydı. Öyle ülkeler ki, adını hiç duymadığım ülkeler. Üstad bana Arapça biliyor musun?' dedi. 'Bilmiyorum, ama öğrenmek istiyorum' dedim. Üstad 'Mesnevî'yi getir Zübeyir' dedi. Zübeyir Ağabey Arapça bir Mesnevî getirdi. Üstad bir kaç satır okudu, tercüme etti. 'Bunu sana hediye ediyorum. Konya'da kardeşim var, Abdülmecid Efendi, ona götür sana ders versin' dedi. Abdülmecid Efendiye götürdüm, 'Bunları ben de anlamıyorum' dedi. Ben de, 'Anladığın tarzda anlat' dedim.
"Üstad bir sene sonra bana ve kardeşi Abdülmecid Efendiye mektup yazmış. 'Kardeşim Hüseyin, sana verdiğim Mesnevî'yi Abdülmecid Efendiye ver, tercüme etsin. ' Abdülmecid Efendiye de aynı şekilde diyor ki: 'Hüseyin'den al, tercüme et. ' Nihayet mektup gelince Abdülmecid Efendiye gittim. Ben gidince o da Mesnevî'yi aldı, okumaya başladı, papağan gibi anlatmaya başladı. 'Anlamadığım kitabı anlamaya başladım' diyordu.
"Abdülmecid Efendi 'Demek Üstad bana sevap kazanayım diye bu tercümeyi yaptırıyor, önceden anlamıyordum, bak şimdi anlatmaya başladım' diyordu.