Risale Haber - Haber Merkezi
Tâhirî Mutlu Ağabey, Üstad Bediüzzaman Hazretleriyle beraber kıldığı son teravih namazını ve o gece Isparta’da başlayan Urfa yolculuğunun hazırlık ve zuhuratını anlatıyor:
Üstad’la beraber teravih kılacağız… Öyle seviniyoruz ki...
1960 yılında (20 Mart 1960 Pazar) Isparta’da Üstad’ın evindeyiz. Hz. Üstad’la beraber Ramazan-ı şerifin birinci günü, Bayram (Yüksel) filan camiye gittiler, ben evde kaldım. Üstad dedi: “Namaz kılacağız beraber. ” Biz çok sevindik, elhamdülillah… ‘Üstad’la beraber teravih kılacağız’ diye... Üstad’la beraber namaz kılmak ne demek yani... Öyle seviniyoruz ki... Ev; bir odada Üstad kalıyor, birinde biz kalıyoruz, biri cami olarak... Neyse Üstad’la namaza durduk, Üstad farzda imam oldu, sünneti kıldık; Üstad: “Geç bakalım” dedi bana. Biz imam olacağız, Üstad’a teravihte... Üstad Hazretlerine karşı içtihat olur mu hiç, ‘Peki’ dedik ve geçtik biz imamlığa… Böyle 11 gün namaz kıldık beraber…
Ondan sonra Üstad rahatsızlandı, beraber kılamadık cemaatle, yalnız kılardı o zaman... Arkasında hiç teravih kılmadım... Ben ‘Elemtere’den itibaren 10 sureyi ağır ağır ki; rükûda, sücud’da da ağır ağır okurdum. Tâ Üstad da yetişsin… Malum ya, Üstad Fatiha’yı okuyacak... İmamın arkasında Şafi’ye göre Fatiha okunması farz... Onun için, Hz. Üstad’ın Fatiha’yı ikmal edebilmesi için ben ağır ağır okurdum. Allah kabul etsin…
Üstad hastalandı, sonra Emirdağ’a gitti. Tekrar Isparta’ya gelmek istiyor. Bize, “Hz. Üstad hareket etti, hasta, çok hasta!” diye telefonla haber verdiler. Üstad akşama yakın Isparta’ya geldi. Çok hasta… Ama Zübeyir’le beraber ikimiz koltuklarına girdik, yavaş yavaş çıkardık, yatağına yatırdık. Yorganı örtüyoruz, hemen açıyor Üstad. Biz örtüyoruz, o açıyor… Kardeşler gece nöbet beklediler; Zübeyir, Hüsnü, Bayram, Sungur… Sabah oldu, namaz kıldık; nöbet sırası bize geldi…
Üstad: “Hüsnü’ye söyle Urfa’ya ziyarete gideceğiz” dedi, tekrar gözünü yumdu
Biz duruyoruz başında. Üstad Hazretleri uyur vaziyette yatıyor. Bir ara gözünü açtı, “Hüsnü’ye söyle Urfa’ya ziyarete gideceğiz” dedi, tekrar gözünü yumdu. Ben hemen kalktım baktım kardeşler yatıyor. Dedim: “Kardeşler! Üstad Hazretleri Urfa’ya ziyarete gideceğiz diyor. ” Emirdağ’ından gelirken arabanın lâstiği patlamış, yedeği takmışlar. Hüsnü: “Otomobilin biraz tamire ihtiyacı var” dedi. Ben gittim söyledim Üstad’a. “Başka otomobile bakılsın” dedi. Vakit yok durmuyor, tamirine müsaade yok... Vakit yok yani... Tekrar geldim ben yine, “Kardeşler! Üstad’ımız başka otomobile bakılsın diyor” dedim. Öyle deyince hepsi birden hooop seferber vaziyeti aldılar. Hemen patlak tekeri düzelttiler. Biz de bir yandan Üstadın eşyalarını taşıyoruz.
Üstad otomobile binince o ayaklarını salladığı boşluk var ya, orayı doldurduk ki, Hazret-i Üstad yatak olarak buraya yatsın diye. Kardeşler hazırlandılar… Otomobil hazır… Üstad Hazretlerini kaldırdık giydirdik, yine koltuklarından tutuyoruz. Zübeyir dedi ki: -Allah rahmet etsin- “Ağabey, Üstad’a bir daha tekrar edelim, Üstad’ın ateşi var... ” “Çok iyi olur” dedim. “Üstad’ım, Urfa’ya ziyarete gidiyoruz” dedi Zübeyir. “Evet” demeye vakti yok Üstadın, bu derece hasta. Kafasını salladı, “evet” demek istediğini anladık. Yavaş yavaş indirdik. Otomobilin kapısına oturttuk iki koltuklarından tuttum, kardeşler ayaklarından tuttular, hazırladığımız yere çektik, yatırdık, elhamdülillah onu. Kardeşler de bindiler.
Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-1