Bediüzzaman’la yaşayan bir mekân, Tiflis

Said Nursî, 31 Mart Olayı’nda yargılanıp beraat ettikten sonra Van’a gitmek için Batum üzerinden Tiflis’e de uğrar

Tiflis, Gürcistan’ın başşehridir. Kura Irmağı’nın her iki yakasında yer alan sehir, toplamda 350 km'’lik bir alana yayılır. Nüfusu 1.345.000’dir.

Tiflis, endüstri ve kültür merkezidir. Şehir, tarihte İpek Yolu üzerinde yer alması dolayısıyla Rusya’nın Kuzey Kafkasya bölgesi, Türkiye ve Güney Kafkasya’daki Ermenistan ve Azerbaycan arasında önemli tarihsel bir role sahip olmuştur.

Şehrin Gürcüce adı Tbilisi’nin bir efsaneden geldiği kabul edilir. Bu efsaneye göre Tiflis, M. Ö. 5. yüzyılda ormanlarla kaplı bir yerdir. Bir gün Kral Vahtang Gorgasal ava çıkar. Aralıksız uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar. Aradan zaman geçer, ne atmaca ne de sülün görünürde yoktur. Onları aramaya başlarlar ve kısa süre sonra ikisini de sıcak bir suya düşmüş olarak bulurlar. Kral orayı çok beğenir ve oraya bir şehir kurmalarını buyurur. Şehre, orada bulunan tbili (ılık) sudan dolayı Tbilisi adı verilir.

Arkeolojik araştırmalar Tiflis’in M. Ö. 4. binyılda yerleşme alanı olduğunu gösterir. Ama yazılı kaynaklara göre Tiflis’e ilk yerleşme M. S. 4. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti.
Tiflis, yalnızca stratejik öneme sahip başşehir değil, aynı zamanda bütün Kafkasya’nın da önemli şehriydi. Kafkasya’da, Avrupa ve Asya arasında merkezi bir konuma sahipti. Bu yüzden şehir, Bizans, İran, Arap ve Selçuklular arasındaki güç mücadelesinin de aracı haline geldi. Tiflis’in kültürel gelişimi de bu duruma bağlı olarak şekilleniyordu. Şehir, 6. yüzyılın ikinci yarısı ile 10. yüzyılın sonlarına değin değişik güçler arasında el değiştirdi.

XVI. Yüzyılda Safevi Devleti’nin hâkimiyetine giren şehir, Kafkasya’nın en önemli şehri olma özelliğini korudu. 1578-90 Osmanlı-İran Savası’nın başlangıcında 9 Ağustos 1578’de Çıldır Meydan Savası’nda zafer kazandıktan sonra ileri harekâtına devam eden Osmanlı ordusu tarafından 24 Ağustos 1578’de fethedildi. 1732’de İran’da iktidarı ele geçiren Nadir Şah, Osmanlılara karsı başlattığı savaşların hemen başlangıcında Tiflis şehrini de savaşsız teslim aldı. Bu şekilde Tiflis’teki Osmanlı hâkimiyeti kesin olarak sonlanmış oldu.

İran baskısından yılmış olan Kartli Kralı II. Erekle’nin İran’a karsı Rusya’dan yardım istemesi sonucunda Tiflis’te Rus hâkimiyeti başladı. Şehir bu tarihlerde birçok kez tahrip edilmesine rağmen 1850’lerde yeniden ticaret ve kültür merkezi haline geldi.
Tiflis Şehri Şeyh Sanan tepesi etrafında gelişmiştir. Şeyh Sanan tepesi bugün şehrin ortasında büyük bir tepelik görünümündedir. Tepeye ismini veren Şeyh Sanan büyük bir âlim olup Tiflis civarında halka hizmet vermiştir. Bu tepeye Gürcüler—günümüzde—bazı efsanevî hikâyelerden dolayı kutsallık addetmişlerdir.
     
Said Nursî ve Tiflis
Said Nursî, 31 Mart Olayı’nda, Divan-ı Harp’te yargılanıp beraat ettikten sonra Van’a gitmek için Batum üzerinden Tiflis’e de uğrar. Bu tarih 1910 yılının Mart ayına rastlamaktadır. Burada gitmiş olduğu Şeyh Sanan tepesinde bir Rus polisiyle bir muhavere yasar. Said Nursî, Eski Said döneminde kaleme aldığı Sünûhat adlı risalesinde “bir hikâye” adı altında bu olaydan bahsetmiştir. Tarihçe-i Hayat’ın hazırlanması sırasında bu olaya talebeleri tarafından yer verilmiş, böylelikle bu hadise Tarihçe-i Hayat adlı esere de girmiştir. Bu olay Said Nursî’nin kendi ağzından söyle dile getirilmektedir:
“Bundan on sene evvel Tiflis’e gittim. Şeyh Sanan tepesine çıktım, dikkatle temâşâ ediyordum. Bir Rus yanıma geldi. Dedi: ‘Niye böyle dikkat ediyorsun?’

Dedim: ‘Medresemin plânını yapıyorum.’
Dedi: ‘Nerelisin?’
‘Bitlisliyim’ dedim.
Dedi: ‘Bu Tiflis’tir.’
Dedim: ‘Bitlis, Tiflis, birbirinin kardeşidir.’
Dedi: ‘Ne demek?’
Dedim: ‘Asya’da, âlem-i İslâmda üç nur, birbiri arkası sıra inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım.’
Dedi: ‘Heyhat! şaşarım senin ümidine.’
Dedim: ‘Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? Her kısın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.’
Dedi: ‘İslâm parça parça olmus.’
Dedim: ‘Tahsile gitmişler. İste Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâm’ın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâm’ın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim alıyor, ilâ âhir.
‘Yahu, su asilzade evlât, şehadetnâmelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt’a basına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyetin bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beserdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir.”
İslâm âleminin mukadderatına işaret eden bu muhavere dolayısıyla Tiflis, Risâle-i Nur okurları için önemli bir hatıra merkezi olmaya devam etmektedir. Bu sebeple de şehrin tarihî, sosyal ve kültürel yapısı birçok yönüyle merak uyandırmaktadır.

Tiflis yoluyla Kosturma
Said Nursî, I. Dünya Savası yıllarında esir olduktan sonra, Ruslar tarafından Van, Culfa, Tiflis, yoluyla Kosturma’ya götürülmüştür. Bu yolculuk esnasında Tiflis’te bir süre sağlık problemleri dolayısıyla kalmıştır. Said Nursî Tiflis’te kaldığı sıralarda Bitlis Vali vekili Memduh Bey 22 Ağustos 1916 (9 Ağustos 1332) Dâhiliye Nezâreti’ne tarihli bir yazı göndererek, doğu cephesinde birçok yararlılıklar gösteren Bediüzzaman’a bir miktar para gönderilmesini teklif etmiştir. Vali Memduh Bey’in teklifi Dâhiliye Nezareti tarafından uygun bulunmuş, Hilâl-i Ahmer cemiyeti başkanı Besim Ömer Paşa’ya bir yazı yazılarak 60 lira meblâğın Bediüzzaman’a ulaştırılması emredilmiştir.
İstanbul Başvekâlet arşivlerinde bulunan bu belgenin orijinal hali şöyledir:

Belge1: Metnin orijinal hâli

Belgede yazılanlar:
Dahiliye Nezareti Kalem-i Mahsûs Müdiriyeti
Evrak Umumî Numarası: 59 Kalem Numarası: 3
Tarih-i Tebyiz: 7 332 Eylül. 7
Dahiliye Nâzırı Talat Beyefendi tarafından Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Reisi Besim Ömer Paşa’ya (Tezkire)
Esiren Tiflis’te bulunan Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi’ye gönderilmek üzere memûr-ı mahsûsa tevdîan taraf-ı vâlâlarına irsal kılınan altmış liranın vusûlünün is’âr ve bunun mûmaileyhe sürat-ı mümkine ile irsal buyurulmasını rica ederim efendim.
Bâb-ı Ali Mahreci Tarih-i Kesidesi l0 Ağustos 332
Dahiliye Nezareti Bitlis Kaleme vûrûdu minhu l0
Dâhiliye Nezaretinin bu emri Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) tarafından kısa sürede yerine getirilerek 60 lira Bediüzzaman’a teslim edilmistir. Teslim edilen 60 liranın, bin iki yüz elli dört mark’a çevrilerek teslim edildiği bilgisi Dâhiliye Nezareti’ne yazılı olarak bildirilmiştir. İstanbul Başvekâlet arşivlerinde yer alan belgenin orijinal hali şöyledir:
 

Belge2: Hilâl-i Ahmer cemiyeti tarafından paranın teslim edildiğine dair Dahiliye Nezareti’ne gönderilen belge.

Belgede yazılanlar:
28 Ağustos 332 Taht-ı himaye-i Hazret-i mûlûkânede
Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Merkez-i Umumîsi Dahiliye Nezaret-i celilesine
Devletlû Efendim Hazretleri

7 Eylül 332 tarihli ve 17 kalem-i mahsûs numaralı emirname-i nezaret-penâhileri arîz-i cevabiyesidir. Esiren Tiflis’te bulunan Bediüzzaman Said Kürdî Efendi’ye gönderilmek üzere memûr-ı mahsûs ile irsal buyurulan altmış lira ahzolunarak makbuzu memur ileyhe tevdi kılınmıs ve meblâğ-ı mezkûr mukabili olan bin iki yüz elli dört mark esîr mûmaileyhe gönderilmistir. Ol babda emr u ferman Hazret-i men lehul-emrindir.
10 Eylül 332 Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyet Reisi
Dahiliye Nezareti ile Hilâl-i Ahmer Cemiyeti arasında yapılan bu yazışmalarda Said Nursî’nin bir süre esir olarak Tiflis’te kaldığı açıkça yer alıyor. Bu belgelerden de anlasılıyor ki, o tarihlerde Said Nursî devlet tarafından bizzat dikkate alınan, önemsenen bir konumdaydı. Said Nursî’nin Rus esareti sonrası İstanbul’a dönüşü sırasında kendisine gösterilen yoğun ilgi ve Darü’l-Hikmet-il İslâmiye azası olarak tayin edilmesi bunun bir ispatıdır. Bediüzzaman Said Nursî’nin Tiflis’te 1919 yılının Ağustos ayına kadar kaldığı bilinmektedir.


Belge 3: Vali Vekili Memduh Bey’in Said Nursî’ye 60 lira meblâğın ödenmesinin teklifi için Dahiliye Nezaretine gönderdiği belge.

Kaynakça:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Sünûhat, İstanbul: Yeni Asya Nesriyat, 1993.
2- Bediüzzaman Said Nursî Tarihçe-i Hayatı. İstanbul, Yeni Asya Nesriyat, 2007.
3- Necmeddin sahiner, Son Şahitler, İstanbul: Yeni Asya yayınları, 1993.
4- https://tr.wikipedia.org/wiki/Tiflis

Risale-i Nur Enstitüsü

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri