Bakınız malım bu bir avuç içi
Tutmaya çalışan ellerim üzgün
Şaşırıp kadere attığım suçu
Haddini bilmeyen dillerim üzgün.
Nefesim kesilmiş bak soluk-soluk
Maziden atiye doğru yolculuk
Bağlarım virane goncalar soluk
Yaprağı sararan güllerim üzgün.
Kalmadı ne hüner ne bir marifet
Ne şıklık görünür ne de zerâfet
Her zaman bir belâ belki bir afet
Gelmeyi bekleyen mallarım üzgün.
Bu kadar saydığım döktüğüm lafı
Af edip mazur gör yaptığım gafı
Eskiden pek çoktu insanın safı
Sarmayan mecalsiz kollarım üzgün.
Çoğalan dertlerle derbeder olduk
Endişe ve telaş ile yorulduk
En büyük ayrılık ölümden korktuk
Mâzide kaybolan yıllarım üzgün.