Unutulmaz kahraman, cihandide Bekir Berk,
Daha dünyada iken, dünya etti O’nu terk.
Terki de terk ederek, teslim oldu Allah’a,
Hizmet Cidde’de idi, orası münbit vaha.
Geldide boş durmadı, Hizmete rota çizdi,
Mekke tipi Nurculuk, cidden dileğimizdi.
Şimdi o yol üzere, dershaneler hizmette,
Bekir Bey, defterine, hep sevaplar dizmekte.
Mekke ve Medine’de, bir güzel âdet oldu,
Namaz hâtimesinde, belli bir yer bulundu.
Her namaz bitiminde, küçük dersler yapıldı,
Orda manâ açılıp, azîm hisse kapıldı.
Kardeşler kucaklaşır, muhabbet peydâ olur,
Nurculuk içimizde, sönmeyen sevda olur.
Radyoda Nurları, ilk O terennüm etti,
Üstad’ın o müjdesi O’nda tecelli etti.
İsmi ile müsemma, berk gibi çakar idi,
Nerde bir Maznûn görse, davaya bakar idi.
Uzak, yakın fark etmez, soğuk sıcak aldırmaz,
Kimseye minnet etmez, hiç minneti kaldırmaz.
Hem ücret talep etmez, Allah için koşardı,
Bir Şâhenşah gibi, müdâfa’ada coşardı.
Askerî mahkemede, savunmuştu bizleri,
Hep ağzından çıkanlar, Üstadımın sözleri.
Maznûnlar minnetini, Sizlere sunuyorum,
Suç isnâd edenleri, şiddetle kınıyorum.
Hakîkati haykırır, inanarak izzetle,
Karşısında olanlar, seyrederler dehşetle.
Necip Fazıl; “Genç Adam!” Ali Ulvî; “Nurlu Genç”;
Hepsi de haykırdılar; Umudumuzdur bu genç.
Aziz Üstadım; “Seni bana Allah gönderdi!”,
Dedi, ve; Umumî bir Vekâletini verdi.
“Sen benim Abdurrahman’ım gibisin” demişti,
“Seninle üç cihetten alâkam var” söylemişti.
Nurculuk Müdâfa’ası, koca bir kitap oldu,
Müdâfaa sayesinde, iftiralar son buldu.
Eyüp Kabristanında Ağbeylerle beraber,
O asûde bahçede, sabah-ı haşri bekler.
Anıyoruz rahmetle, minnetle anıyoruz,
Tüm Dünyadan rûhuna, dualar salıyoruz.