Solcu bir arkadaşım bana sormuştu.
Size nurcu deniyor, anladık da nurcular nedir? Kimdir? Tarif edersen, nasıl tarif edersin? diye. Ben de onun anlayacağı dilden cevaplayarak “Biz nurcular dindar demokratız” demiştim.
Benim bu cevabım ona bir anda kendini hatırlatmış ve kendisi ile nurcuları aynı kefede tarif ettim zannederek. Ani bir refleks ile “hayır olmaz demokrat biziz” diye itiraz etmişti.
“Tamam, heyecanlanma sizler “sosyal” demokratsınız biz ise “dindar” demokratız. Sadece demokratlıkta birleşiyoruz o kadar” diyerek anlamasına yardımcı olduğum halde gene itiraz etmişti. Bir türlü hazmedemiyordu. Bir dindarla aynı ismi taşımayı inançsızlığına yediremiyordu. Orada Üstadın şu veciz sözü aklıma gelmişti. “Küfür imana zıttır.”
Bu sözün çarpıcı örneğini orada görmüş ve fiilen yaşamıştım. Fakat o kabul etmese de ben kendimi gerçekten “dindar demokrat” olarak tarif edebiliyordum.
Çünkü dindar dendiği zaman bir çok cemaat ve grup bu kelimede buluşuyor. Ama “dindar demokratım” dendiğinde farklılık anlaşılıyor. Yani, bizim dışımızdakiler ancak bu ifade ile anlayabiliyorlar. Bize ait, kendi içimizde kullandığımız ve farklılığımızı bildiren ifadeler onlar için anlaşılması güç bir muamma oluyor. Oysa aşina oldukları “demokratlık” kelimesi tam oturuyor.
Ben “Nakşî tarikatına mensubum” veya “ben Nurcuyum” demekle bir yere varamıyorsunuz. Çünkü bu kelimelerin anlamı onlar için belirsizlik içeriyor.
Bu kanaate varmamdaki neden kendi dünyamda yaptığım empatiden anlıyorum.
Mesela solcuların bir hayli fraksiyonu var. Senelerdir bu fraksiyonların birçoğunu duymuş ve eylemlerine şahit olmuşuzdur. Deseler ki, DHKP-C ne demektir? Vereceğim cevap “solcu bir örgüttür” olacaktır. Deseler ki, TİP nedir? Gene vereceğim cevap ona yakın olacaktır. “Solcu bir partidir”. Yani aralarındaki nüans farkını bilmem mümkün değildir. Kendi aralarında birçok farklı yönleri vardır elbet. Ama dışarıdan bakınca hepsi aynı renkte görünüyor. Veya aynı rengin değişik tonları şeklinde dışa aksediyor.
Bu noktada “sosyal demokrat” olmak farklı bir fikri taşımak anlamına geliyor. Bu ismi taşıyanlar: “Ben solcuyum ama aynı zamanda demokratım demek istiyor.”
“Dindar demokrat” olmak da işte öyle bir şey!..
Üstadımızın: “Ben dindar bir Cumhuriyetçiyim” dediğinde diğer din adamlarından kendisini ayıran en belirgin vasfını dile getirmiş oluyor. Sözün söylendiği dönem, hayli renkli bir dönemdir. Böyle bir söz kendi döneminde ilktir ve tektir. İkinci bir kişiden sadır olmamıştır.
Gelelim “dindar demokratım” ifadesine; bu gün bu ifadeyi kullanacak kişi sayısı eskiye göre hayli fazladır. Ama, incelendiğinde bu kişilerin çoğu ya nur talebesidir veya Risale-i Nurlarla yakından ilgili bir kişidir. Birçok nur talebesinin bu ismi almak istemeyeceğini de düşünüyorum.
Nedeni Demokrasinin “küfür rejimi” olduğu büyük bir siyasi kitle tarafında senelerce ifade edildi de ondan. Hala da birçok dindar bu fikirde birleşebiliyor. Senelerce önce, Risale-i Nuru çok iyi bilen bir cemaat önderinin camide vaizini dinlerken şu sözlerini hayretle dinlemiştim. “Demokrasi küfür rejimidir.”
O nedenle bu sözü söylemek biraz da cesaret ister. Zira her an “küfre rıza küfürdür” ifadesi size hatırlatılabilir.
Bena kendimi böyle bir isimle tanıtma cesaretini veren, Risale-i Nurda geçen “demokrat Nur Talebeleri” (Emirdağ L. Sh.431) ifadesidir. Aslında, “demokrat Nur Talebeleri” ile “dindar demokratlar” aynı anlama geliyor. Nur Talebesi deyince dindar bir Müslüman akla geldiğine göre, benim burada yaptığım şey sadece kelimelerin yerini değiştirmek veya eş anlamlısını kullanmak oluyor. Sadece tersinden düşündüğümüzde yani, “dindar demokrat” deyince Nur talebesi akla gelmiyor, herhangi bir dindar akla geliyor. O nedenle sanki üstadın verdiği ismi kullanmak daha güzel gibi.
“Demokrat Nur Talebeleri. Veya “ben demokrat Nur Talebesiyim” gibi.