Oturdum sofraya
Elimde kaşık
Ekmeği ağzımda çiğnemeye başladım
Halk için bir kavgada kazandığım ekmeği
İki elimle bölüp anneme veriyorum anne al birini sen ye
Kümesin kapısını kapamayı unutma
Unutma kedilere kemik kaynatacaksın
Köpeğe suyunu ver ama unutma
Unut köpekleşen insanları
Kendini kavi tut.
Unut gitsin halkın üzerine bulutlar gibi çöken
Tiranları tiranları tiranları
İt kadar aklı yok firavunları
Elindeki baltayla devir.
Kardeşim ayrı
Ayrık otları gibi
Kardeşim derin uykularda
Yüzeysel uykularda kardeşim
Kardeşim kendi karanlığında ve
Sanal çarpışmalarda.
Bana hakikat gibi yüzünü göster sevgilim
Hakikat kadar seveyim perçemini.
Kalabalık yok halk var
Ben fakir edebiyatı yapmak
Bereketli topraklar üzerinde
Halk ekmek fırınına koşarak
Basarak betonlara
Hırçın, sert, kanla sulanmış toprağa basarak
Türkiye üzerinde oyun oynayanların
Hınçla ve hınçla ve hınçla
Oyunlarını bozarak
Bozarak işbirlikçi
Düzenini batı yardakçılarının
Capcanlı bir öfke bir çığlık gibi
Yırtarak damarlarını
Fakir edebiyatı yapmak istiyorum.
Kalktım bir hamle bir hışımla sofradan
Senin omuzların kadar gerçek
Çehren kadar aydınlık ve arı
Kalktım korkunç
Sofralarından halkın.
Korkutarak tiranları
Yalanları, işkenceyi, komayı ve şokları
Karaborsaları, asgari ücreti, ‘lüküs yaşamayı’
Karanlık odaları, pankartları, sömürü düzenini
Denize bakan otel odalarını, sloganları
Korkutarak korkutarak korkutarak
Fakir edebiyatı yapmak ben
Konuşmak zulumları.
Haksızlığı konuşmak, protestoları
Halkın üzerinden mitralyoz gibi geçen
Patronları konuşmak
Kızlarını kadınlarını
Paralarını konuşmak, zehirli ve yutkunarak
Mideye inen paralarını ve kahkahaları
İslamcılarla alay eden solcuları konuşmak
Plazalarda göbekli islamcıları
Sahillerde güneşlenen, uyumlu ve serbest
Burjuvaları konuşmak
Ne de uyumlu ‘her şey yolunda liberalleri’.
Kirin pasın içinde kömür karası
Otogardan iner halk otobüsüne biner
İşçileri konuşmak, halkın işçilerini
Bitlenmiş çocuklarını onların
Konuşmak konuşmak konuşmak
Halkım için fakir edebiyatı ben
Fakir edebiyatı yapmak istiyorum.