İçinde umut varsa, yaşamak denen cenderede bir ışığın ardına düşmüşse kişi, gün gelir bir çıkış bulabilir. Boş vermek, her şey olacağına varır gibi sallapati kaçamak oyunlar, insanı içinden çıkılmaz yollara sokar.
Yaşadığımız günleri düşünelim. Tek, evet tek iyi haber verebilir miyiz birbirimize? Her şeyin altı boşaltılmış, her şey beyhude bir koşuşturma içinde dönüp duruyor. Yalan da olsa iyi haberlere muhtaç yaşarken her gelen haber felaket tellalı gibi. Doğu, batı, kuzey, güney derken dört bir yanımız ateş çemberi. İyilik olsun diye gökyüzüne bakmaya bile çekinir olduk. Kalbimiz büyük sığınak. Kalbimiz büyük vicdan. Herkes kalbine sığınmayı öğrense, kalbini dinlese, iman tazeler gibi yönelse her vakit Rabbine.
Ah kalbim, ışıklar sönüyor bir bir.
Beni yalnız sen anlarsın, ah kalbim.
Açlığımı unutmalıyım. Kendime iyi bir yer bulmalıyım. Gözlerimi kapamalı ve kendimle konuşmalıyım.
Ah kalbim, dilenirken Allah’ın adını anmaktan çekinmiyorlar.
Ah kalbim, Allah diyenler nasıl yalan söylüyorlar?
Ah kalbim, en çok kimi sevmen gerekiyorsa, O’nu sev.
Büyük bir boş vermişlikle karşı karşıyayız. Toplumun her kesimi için aynı. Boş vermişlik, baştan savma, günü kurtarma. “Gelecek” denen o büyük ışığı düşünen yok. Akşama sağ salim ulaşan kişi, büyük bir zafer kazanmış sanıyor kendini. Yarın için bir adım atmadan gecenin karanlığına dönüyor yüzünü.
Değer yargısı denen o güçlü ışıktan sakınarak yaşamayı tercih ediyor bazıları. Doğruları duymaktan ancak kaçarak kurtulacağını zannediyorlar. Öylesine yaşayarak, öylesine bir kişilik olmayı sürdürüyorlar. Küçük hesapların peşinde koşarak, küçük şeylerle kendilerini avutuyorlar. Çokça korkaklar, çokça gammazcı, çokça kindar.
Kendileri bir şeyler üretmek yerine başkalarından nasiplenerek yeni şeyler yaptığını sananlar kadar zavallısı var mıdır? Ahlak denen değerin ne anlama geldiğini bilmeden ahlaksızlığa çanak tutanlar kadar acınacak kimse var mıdır? İnsanı insan yapan inancıdır. İnsan, inancıyla ayakta durur. İnancı olanın umudu vardır. Neye inanıyorsa, sımsıkı ona tutulmalı, eğreti bir yola girmemeli insan.
“Taraf tutmak” dendiğinde “Ben herkesle aynı mesafedeyim.” der bazıları. Herkesle aynı mesafede olmak bir tutarsızlıktır. Aklı selim kişi herkesle aynı mesafede olamaz, herkesi seviyorum diyerek hümanist aşkların ardına düşmez. Ben bu noktada taraf tutuyorum. Ben haklıdan yana, doğrudan yana, imandan yana, Allah’ın emrettiklerinden yanayım. Bir şeyi Allah emrediyorsa, onun bahanesi olamaz. Ben Hak’tan yanayım.
Ben taraf tutarak yaşamaya devam edeceğim. İyinin yanında, doğrunun yanında, Batı karşısında doğunun, batıl karşısında hakkın, en çok da mazlumun yanında olacağım. İnancımla, imanımla alay edenin, değer verdiğim her kutsalı aşağılamaya çalışanın karşısında olacağım. Tepkisizlikten fersah fersah kaçarak özümle sözümle dik duracağım. Tarafsız olmaktan Allah’a sığınarak; “Bir gün gelir / Yürür dağlara şehre yürür / Bir gün gelir / Hazan çiçeklerim büyür / Bir gün gelir / Meydanlara güller dökülür / Bir gün gelir bir gün” diye başlayan marşlar söyleyerek yürüyeceğim kalbime doğru. Herkesin kalbidir en büyük serveti. Orada başlar yangın ve kuşatır evreni. Kalbinize sahip çıkın ve Rab ne söylüyorsa onunla diriltin kalbinizi.