Bismillahirrahmanirrahim
Bir zaman bin kalemle Nurlara çalışan Sava kahramanlarından ve Nurun ehemmiyetli şakirtlerinden Mustafa Yıldız ın hüdhüd-misal kuşu hüdhüd-ü Süleymani nev inde Nur işleri hakkında harika vaziyetleri göstermek acip değil, çok emsali var. Kuşların Nurlarla alakadarlıkları, çok hadiselerle tahakkuk etmiş.
Hapishanede, hakikaten şahsıma ve Nurcuların ittihadına ve mahpusların Nurcularla tevafukuna unutulmayacak derecede Hilmi ile hizmet eden ve memleketinde hapisten evvel ve sonra kahramanane çalışan ve ismine tam mutabık Sadık Beyin, akrabasıyla, validesiyle tebrikine ve benim namıma orada kurban kestiğine mukabil, bin barekallah ve maşaallah deriz. Ve onunla Risale-i Nur a hem talebe ve bize selam gönderen Salih oğlu Osman a hem selam ederiz, hem Nur dairesinde kabul edildi deriz.(Emirdağ Lahikası)
Aziz, sıddık, muktedir, müteyakkız kardeşlerim,
Sizin mübarek leyâli-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızı tebrik ederiz. Nur fabrikası sahibi Hafız Ali'nin haşr-i cismanî hakkındaki hatırına gelen mesele ehemmiyetlidir ve mektubun ahirindeki temsili, gayet güzel ve manidardır.(Kastamonu Lahikası)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
EMSÂL : Misaller, denk ve benzerler.
HAŞR-İ CİSMÂNÎ : Cisimle, bedenle dirilme.
HÜDHÜD : Bir kuş ismi. çavuş.
İTTİHAD : Birleşmek, birlik, aynı fikirde olmak.
LEYÂLİ-İ AŞERE : Kurban bayramı öncesi on mübârek gece.
MAHPÛS : Hapsedilmiş.
MİSÂL : Benzer, örnek.
MUKABİL : Karşı, karşılık olarak, bedel.
MUKTEDİR : Kuvvetli, iktidar sahibi.
MUTÂBIK : Uygun, muvâfık.
MÜBÂREK : Bereketlenmiş, uğurlu, hayırlı.
MÜTEYAKKIZ : Uyanık, uyanmış, tetikte, gözü açık olan.
NEV : Çeşit, sınıf, cins, tür.
ŞÂKİRT : Talebe, yardımcı.
TAHAKKUK : Delil ile ispat edilme, gerçekleşme.
TEVÂFUK : Uygunluk, rastlama, aynı zamanda bulunma.
VÂLİDE : Anne.