Benna ile Bediüzzaman'ın öngörüleri aynı

Birisi Arap alemine has olup İhvan-ı Müslimin hareketidir. Diğeri de Türkiye eksenli olup Risale-i Nur anlayışıdır

Risale Haber-Haber Merkezi

Gazeteci Mustafa Özcan, ikinci zuhur çağının iki ana tecdit çizgisi ve akımının olduğunu belirten Özcan, "Bunlardan birisi Arap alemine has olup İhvan-ı Müslimin hareketidir. Diğeri de Türkiye eksenli olup Risale-i Nur anlayışıdır" dedi.

Hasan el Benna ve Bediüzzaman'ın öngördüğü tecdidin külli bir tecdit olduğunu vurgulayan Özcan, Yeni Akit'teki yazısında "Bu tecdidin de kendi içinde devreleri vardır. Bu ikinci zuhur çağının başında mücedditler vardır. Ahirinde Hasan el Benna'ya göre hilafetin ihyası vardır. Bediüzzaman'a göre de bu devrenin başında tecdit makamında Risale-i Nur vardır ve ahirinde de Mehdi ve hilafet-i Muhammedi vardır. Bediüzzaman 'bize tecdit vazifesi verildi' diyerekten bunu sarahatle ifade eder. Bediüzzaman yenilenmenin yani tecdidin üç ayağından, basamağından bahseder. Birinci vazife, iman hizmetleri ve ümmeti imanını kurtarmaktır. Üç görevden birini ve ilkini tecdit ayağı, külli diriliş namına deruhte edecektir. Zaten bu bir süreçtir. Süreç öncü nesil ve tecdit ile başlamıştır. İkinci ayak ise hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) unvanıyla şeâir-i İslâmiyeyi ihya etmektir. Âlem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinat edip beşeriyeti maddî ve mânevî tehlikelerden ve gazab-ı İlâhiden kurtarmaktır. Bu vazifenin yerine getirilmesi için milyonları bulacak ordular lazımdır. Bu ikinci görev Arap Baharı ile birlikte gerçekleşme aşamasına girmiştir ki, Yemenli alim Abdulmecid Zindani gibiler hadislere dayanarak bu yorumu yapıyor. Arap Baharı ile birlikte bu öngörülen aşama kuvveden fiile çıkmıştır. Bediüzzaman aynen Hasan el Benna gibi ikinci zuhur döneminde hilafet-i Muhammediye'nin ihya olacağını ve İttihad-ı İslam'ın temin edileceğini müjdeliyor" şeklinde yazdı.

Külli ve küresel yenilenme sürecinde Hasan el Benna ile Bediüzzaman'ın hedefleri veya öngörülerinin yaklaşık olarak aynı olduğuna dikkat çeken Özcan, yazısını şöyle sürdürdü:

"Bediüzzaman İttihad-ı İslamı, Cemahireyeyi Müttefika-ı Amerikaya benzetir yani İslam Birleşik Devletleri suretinde gerçekleşecektir. Hasan el Benna da aynı mealde bunu Usbetü'l ümemü'l İslamiyye diye isimlendirir. İslam Milletler Birliği adını verir. Her ikisi de bir üst aşamayı, insanlığa ve beşeriyete muallimlik mertebesi olarak değerlendirir.
Hasan el Benna, insanlığa üstadiyet makamı derken Bediüzzaman da 'beni beşere pişdarlık' yani öncü olmak diye ifade eder. Dolayısıyla Bediüzzaman'la Hasan el Benna arasında İslam'ın ikinci zuhur çağının hedefleriyle alakalı tam bir mutabakat vardır.

Elbette yöntem olarak birbirinden ayrılmaktadırlar. Yöntem noktasında Bediüzzaman, İmam Rabbani çizgisini benimsemiştir ve Ebu'l Hasan en Nedevi de yöntem olarak İhvan'a bunu tavsiye etmiştir. İhvan'a Konuşmak İstiyorum başlıklı risalesinde onlara siyasi yöntem olarak siyasette Bediüzzaman'ın benimsediği İmam Rabbani'nin tarzını ve yolunu tavsiye eder.

Bediüzzaman'ın iman-hayat-şeriat dediği İslam'ın ikinci külli yenilenmesinin aşamalarına Hasan el Benna tarif, tekvin ve tenfiz demektedir. Herhalde Arap Baharı ile birlikte son merhaleye veya dönemece girmiş bulunuyoruz. Hayırlı olsun...

Güncel Haberleri