Ömür kısa, yapılması gereken işler pek çok. En lüzumluları öne çekerek seçici olmak zorundayız.
Lüzumlu olanları tespit, bizim hayattan anladığımız, gaye, maksat ve hedefi ele vermesi bakımından da ayrıca önemli. Dünyaya geliş hikmetimizin yorumlanışları bütünü, yaşadıklarımız. Neler uğruna yaşıyorsak himmetimizin gerçek adresleri de onlar. Hakiki insanlıkla irtibatımızın bilançosu ne kadar insan olabildiğimizin aldatmaz, yanıltmaz göstergesi. Hakiki insanlığın kriterleri ise başta vahyin bildirdikleri olmak üzere, selim aklın, temiz vicdanın söyledikleri; kozmik kuralların doğrudan öz benliğimizde dillendirdikleri.
Bir mümin insan olarak bizler, yaratılış gayemizi yüceler yücesi bir maksatla irtibatlı tutmak durumundayız. "İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım" ilahi açıklamasını, yine ibadetin bütün çeşit ve mahiyetini O'ndan öğrenerek yerine getirmek söz konusu irtibatın en sağlam belirtisidir. Namaz böyle bir belirtidir, oruç da öyledir, zekât, hac, zikir, cihat da hep öyledir. İlim de öyledir, maişetini temin için çalışmak da öyledir, hayırda yarışmak da öyledir.
Kur'an okunurken onu dinlemeyi ve susmayı ilahi rahmete ulaşmanın ön koşulu kabul eden ayetten anlaşılacak edep öğretisi sadece şekilden ibaret pasif bir dinleyiş, bir susuş değildir kuşkusuz. Önce bir arınmak, aklımızı, zihnimizi, kalbimizi, ruhumuzu, duygularımızı ve nefsimizi başkaca her türlü ilgiden, alakadan soyutlayarak bütün mahiyetimizle dikkat kesilerek, adeta bütün varlığımızla tek bir kulak haline gelerek Kur'an'ı dinlemek, Kur'an'a yönelmek ve bizim değer ölçülerimize göre değil, Kur'an yoluyla bizimle konuşan Rabbimizin katındaki değer ve kıymeti ölçüsünde O'ndan istifade ve istifazaya çalışmaktır istenen kesinlikle...
Çünkü gaflet edip kaçırıldığında, eksikliği derinden hissedilmeyecek tek bir kelime, tek bir harf yoktur O'nda. Çünkü O, esma, sıfat ve Zatı'yla bize Rabbimizi tanıtan, Yaratıcımızı tarif eden, O'nu bilmeyi, sevmeyi öğreten bir yüce kitaptır. Çünkü O, bize bizi anlatan, inkişafa hazır mahiyetimizle bizden muradın neler olduğunu hatırlatan ulvi bir hitaptır. Çünkü O, geçmişimizle, geleceğimizle ilgili bütün gaybi yanımızı, gaybi maceramızı bize bir bir şerh ve izah eden tek ve emsalsiz beyandır. Çünkü O,her meslekten, her meşrepten, her mertebeden, her istidat ve kabiliyetten insana ayrı ayrı fakat tek bir insana konuşurcasına yapılmış öğretici, eğitici, ufuk açıcı, yol gösterici alternatifsiz tek mucize, tek harika fermandır.
Varlığın tüm var ediliş şifresi O'ndadır. Kainatın kapalı kapılarını açacak anahtarlar O'ndadır. Ahretin en detaylı haritası O'ndadır. İbret alınması elzem en ibretli kıssalar, kıyasa yatkın en öğretici temsiller, dinlenilmesi en zevkli ünsiyet verici sohbetler, kabule en yakın dualar, talepler, istemeler hep O'ndadır. Daha binlerce meziyet ve seçkinliği iledir ki, Kelamullah unvanı ancak O'na layıktır ve O'nun adıdır. Öyleyse O'nu dinlemek de O'na layık, O'nun makamına yakışır kıvamda olmalıdır.
Susuş ise, bir kabuldür, bir tasdiktir. Denilenleri, dinlenenleri hayata tatbike niyetleniş, karar kılıştır. Çünkü söylenmesi gereken en son söz söylenmiş, verilmesi gereken en son hüküm verilmiş, ötesinde bir söze, ötesinde bir hükme yer ve lüzum kalmamıştır. Vazife, söylenenleri içselleştirmek, istenenleri yerine getirmektir.
Beraat Kandili, Kur'an'ın, bütün varlığı ilgilendiren yanıyla Levh-i Mahfuza indirilişini haber verir. Bir başka hayırlı gecede, Kadir Gecesi'nde de insanı muhatap alan veçhesiyle Kuran, dünyamızı ve bizleri şereflendirir. Her iki gecede de böylesi bir Kur'an'ilik söz konusudur.
Bu meyanda, Beraat kandili, hem kendisi çok bereketli bir gece olması hem de layıkıyla değerlendirilirse Kadir Gecesi'ni bulmaya vesilelik etmesi yönüyle çok önemli bir fırsattır. Değerlendirilmesi duasıyla...
Bugün