Günümüzde neler bitmiyor ki; evlilikler, ortaklıklar, dostluklar… En sağlam görünen ilişkiler, çıkarlara konan ufacık bir toz ile yerle yeksan oluyor. Biraz da iddialı başladıklarından; bu kardeşliği kimse bozamaz, sen bir tanesin, sensiz olmaz, sensiz yapamam, sana canım feda, öl de öleyim vs. vs.
Önemli bir husus: Uhuvvetin ne için olması gereği unutulunca, sadece güzel günlerde güzelce gelişiyor; kara güne hiç gelemiyor, dayanamıyor yıkılıveriyor, en ufak bir olumsuzluğa nefis tahammül edemiyor. Allah’ın adıyla başlamayan uhuvvet – dostluk sadece mükâfat arzu ediyor. İstenmeyen bir ifadeye, davranışa ilk durakta son nokta konuluyor. Uhuvveti sloganlara değil Allah namına teslim etmeli…
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bütün kâinatın lisan-ı hâl ile söylediği besmeleyi, iman hakikatleri hazinesinin ortaya çıkması için anahtar olarak kullanmış. Risale-i Nurların anahtarı olan Birinci Söz, malumunuz üzere besmelenin hikmetini ortaya koyuyor. İşte çok büyük bir kıymet taşıyan Birinci Söz, bu gün kitap okurken farklı bir pencerenin açılmasına vesile oldu.
Madem besmele her hayırlı işin başıdır, kardeşliklerin ve dostlukların sağlam bir temele oturması için mutlaka besmele ile başlatılmalı. Nasıl ki sigara kâğıdı inceliğinde narin yapraklar, taşı, toprağı besmele ile delerek, vazifesini ifa ediyor ve esmâ-i hüsnâ tecelli ediyor aynı şekilde dostluklar ve kardeşlikler besmele ile var olur ise her müşkülü, engeli deler geçer, nefse bahaneler bırakmaz…
Besmelesiz, Allah’ın rızası olmayan dostluk ve kardeşlik, parolasız kalıp, sû-izanı delip geçemiyor. Şeytanın aldatması ile çabuk bozulabilecek kardeşlik duygusunu besmele ile kavileştirip, nefis ve şeytanın olumsuz hararetinden koruyarak, dostluğu ebetlere uzanacak hale getirebiliriz... Evet, besmelesiz kardeşlik, her türlü dünyevi cereyanlardan çabuk etkilenerek yıkılmaya mahkûm karaktere sahip oluyor. Besmelesiz kardeşlik, dostluk, nefsi daima ön planda tutarak, insanı kardeşindeki güzelliklere kör eder.
Besmele ile kardeşlik birken bin olur… Mahviyet toprağı altında neşvünemâ bulup, meyveleri gün yüzüne çıkar… Bütün kâinatın vird-i zebân ettiği besmele bahsi, hayranlık uyandıran hakikatleri ortaya koyarak, nasıl ki küfrün belini kırıyor ise kardeşlik temelinde ki besmele; nefretin, inadın, ben demenin belini kırarak, dostluk meyvelerinin intişarına sebep olur.
Evet, besmele her yerde; tohumda, zerrede, atomda ve parıldayan hakikatler olan yıldızlarda hatta kara deliğin yıldızı yutmasında bile… Eğer besmele olmaz ise haddine mi kara deliğin koca yıldızı yutması… Madem her yer ve her şeyde besmele var, ebedi hayatla mükâfatlandırılacak dostlukta bile besmele var olmalıdır...
Bismillâhirrahmânirrahîm; yeni bir dostluğa, kardeşliğe diyerek, Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla adım atmalı… Besmele ile başlayan uhuvvet, hiç enaniyet ve tarafgirliğe kurban olur mu? Kurban oluyor ise besmelenin sırrını unutulmuştur!
Enaniyeti bismillah diyerek del geç…
Ben bilirimi daha iyi bilenler vardır düşüncesine terk et!...
İstişarede, hizmetle alakalı mevzuda, benim dediğim olsun kibrini de bismillah diyerek del geç… İşte o zaman uhuvvete kurşun işlemez, ebedi dostluklara dönüşür.
Besmele'li uhuvvette sadece dostluğun tecelli etmesine niyet vardır; eğer sadık kalınır ise...