Psikolojide ‘Ben’ Egoizm ve Benmerkezcilik

Serdar ABDULKADİR

Psikolojide kullanılan birçok terim vardır. Bunların arasında çok benzer iki kelime var: “egoizm” ve “benmerkezcilik”.

Günlük yaşamda en sık “egoist” kelimesi kullanılır. Bu nedenle bu terimlerin anlamını bilmeyen pek çok sıradan insan, bencillik ve benmerkezciliğin eşanlamlı olduğuna inanır. Ancak uzmanlara göre bu kavramların birbirinden ayrılması gerekiyor. Gerçek şu ki, bencillik ile benmerkezcilik arasında önemli bir fark vardır. Tek ortak noktaları “ego” köküdür.

BENZERLİKLER NELERDİR?

Psikolojik terimler olan “egoizm” ve “benmerkezcilik” ortak bir kökene sahiptir. Yunancadan tercüme edilen “ego”, “ben” anlamına gelir. Uzmanlara göre “ego” her bireyin karakteristik psikolojik bir varlığıdır. Ego aracılığıyla kişinin dış dünyayla teması gerçekleştirilir. Genel olarak ego, süperego ile id’ i, yani yüce ruhsal özlemleri ve içgüdüleri birbirine bağlayan bir köprüdür. Egonun varlığı sayesinde kişi dış dünyada olup biten her şeye yeterince yanıt verebilir. Sıradan insanlar bencillik ve benmerkezcilikle neyi kastediyor?

BENCİLLİK NEDİR

"Bencillik" ve "benmerkezcilik" kavramları arasındaki farkın ne olduğunu bulmak için bu terimleri ayrı ayrı anlamalısınız. Egoizm, tamamen kişisel çıkar ve çıkarların ön planda olduğu bireyin değer yönelimidir. Bu çıkarların her zaman yalnızca maddi nitelikte olmaması dikkat çekicidir.

KİME BENCİL DENİR

Öyle oluyor ki günlük kullanımda "egoist" kelimesini çok daha sık duyuyoruz. Etrafındakileri hesaba katmayan kişiye narsist diyorlar. “Bencil” kavramı örneğin çocuklar için olduğu kadar evlenmeyen veya aile kurmayanlar için de geçerlidir. Yani egoistler sadece kendileri için yaşamak isteyen insanlardır. Bir egoistin zıttı fedakardır; yani öncelikle başkaları için hareket eden bir birey.

Çoğu zaman fedakarlar aile bireyleri arasında bulunur. Dolayısıyla egoizm, kişisel çıkarları ön planda olan bireyin davranışlarını değerlendiren bir isimdir.

TERİMİN KÖKENİ HAKKINDA

Uzmanlara göre, Aydınlanma Çağı'nda, yani bu kavramın ilk kez konuşulmaya başlandığı dönemde, bencilliğin olumlu bir duygusal çağrışımı vardı. O zamanlar makul öz sevgiyi ilan ettiler ve bu nedenle ahlakın asil kişisel çıkarlara ve kişisel arzulara dayanması gerektiğine inanıyorlardı. Aydınlanma döneminde ahlak ve maneviyata bugün olduğundan farklı bakılması dikkat çekicidir. O zamanlar bu şeyler “trenddeydi”.

BENCİL İNSANLAR NASIL DAVRANIR?

Bu tür bireyler çoğu zaman bencilliklerini fedakarlık ile gizlerler. Uzmanlara göre “bencillik” ile “fedakarlık” kavramları arasında çok hassas bir çizgi var. Bunu ilişkilerde görmek mümkün. Örneğin birey egoizmini sevgiyle örter: Bir yandan partnerini önemser, diğer yandan da kendisini mutlu etmek ister. Bencilliğin tezahürleri birçok farklı biçimde ortaya çıkar.

Bazı bireyler maddi zenginlik için çabalar. Bu kişiler lezzetli yemek yerler, şık giyinirler ve düzenli olarak tatile giderler. Böyle bir egoistin her şeyden önce rahatlığa ihtiyacı vardır. Kendine iyi bir yaşam sağlamak için çok çalışması gerekiyor. Bu davranış makul bencilliğin bir örneği olarak kabul edilir.

Bazı bencil bireyler, başkalarının pahasına olsa da kendileri için rahatlık elde etmek isterler. Bu tür insanlar çok para kazanmak isterler ama aynı zamanda daha az çalışırlar. İş yerinde herhangi bir sorunla karşılaştıklarında tüm suçu başka birine ya da koşulların tesadüfüne yüklerler. İncelemelere bakılırsa, bu tür egoistlerin en tatsız olduğu düşünülüyor. Genel olarak bu bireyler bilinçli olarak parazit bir yaşam tarzı sürdürürler.

BENMERKEZCİLER KİMLERDİR?

Egoizmden farklı olarak benmerkezcilik, çıkarları yalnızca kendi deneyimleri, duyumları ve ihtiyaçları ile sınırlı olan bireyin konumudur. Bu tip, eğer kişisel tutumuna aykırıysa, herhangi bir bilgiye tamamen karşı dayanıklıdır. Bu tür bilgilerin kaynağı çoğunlukla çevrenizdeki insanlardır.

EGOİZM VE BENMERKEZCİLİK ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?

Genel olarak bu kavramlar birbirine çok benzer. Ancak bencillik ile benmerkezcilik arasında bir fark vardır. Bunun nedeni bireylerin tutumlarını farklı algılamalarıdır. Egoist oldukça bilinçli olarak yalnızca kendisi için yaşamayı seçer.

Benmerkezci bir kişi, farklı davranmanın mümkün olduğunu anlayamaz. Başka bir deyişle bencillik, diğer insanların fikirlerini kabul etme isteksizliğinde, benmerkezcilik ise bunu yapamamada yatmaktadır. Psikolojide egoizm ve benmerkezcilik kendilerini farklı şekillerde gösterir.

Örneğin bir egoist yalnızca kendi kişisini sever ve her şeyi yalnızca kendisi için yapmaya çalışır. Benmerkezci bir kişi kendisini Evrenin merkezi olarak algılar. Toplumda bu olaylara karşı tutum da farklıdır.

Bencil insanlar her zaman kınanırlar. Benmerkezcilik olumlu renkli yorumlarla karakterize edilmez. Kendi çıkarının peşinde koşan bir egoist, etrafındakileri görmezden gelir. Benmerkezci bir kişi, başkalarının çıkarlarını ve duygularını kesinlikle önemsiz ve dikkate değer bulmaz.

Egoistin asalak olabileceği başka insanlara ihtiyacı vardır. Benmerkezci bir insanın kimseye ihtiyacı yoktur.

Örneğin, eğer erkekler kadınlarla ilişkiye başlıyor ve daha sonra sırf kendilerine uymayan bir şey olduğu için onlardan kolayca ayrılıyorsa, bu tipik bir benmerkezci örneğidir. Egoist bir adam işsiz bir şekilde karısının boynuna oturabilir.

BENMERKEZCİ DAVRANIŞI HAKKINDA

Böyle bir kişi kendi bakış açısına içtenlikle inanır ve onu tek doğru görüş olarak görür. Benmerkezci bir insan, farklı görüşlerin varlığından bile habersizdir. Reddedilme psikofizyolojik ve sosyal nedenlerden kaynaklanabilir. Benmerkezci bir kişi yalnızca kişisel inançları, duyguları ve hisleriyle ilgilenir.

Böyle bir bireyin yalnızca kendisine odaklanmış olması nedeniyle etrafındaki diğer insanları fark etmez. Bu davranış sık sık çatışmalara yol açar. Benmerkezci bir insan için “yakın insan” diye bir şeyin olmaması dikkat çekicidir. Bu tip öncelikle etrafındaki insanları piyon olarak görür. Bunlar onun için oyuncaklar ve eşyalardır ve merkezde tek kişi odur.

Benmerkezci bir kişi farklı bir bakış açısıyla karşılaşırsa herkesi ikna etmeye ve öğretmeye başlayacaktır. Böyle bir kişi, bir grup içinde etrafındakilerin sadece kendisine kin gütmek için hareket ettiğini düşünür.

YAŞ LİMİTLERİ

Psikologlara göre çocukların ben-merkezli olmaları ancak henüz üç yaşına gelmemiş olmaları durumunda affedilebilir. Benmerkezcilik aynı zamanda zihinsel patoloji teşhisi konan bireylerde de norm olarak kabul edilir. Dolayısıyla benmerkezcilik psikofizyolojik özelliklerden kaynaklanmaktadır.

Yetişkinlerde ve zihinsel olarak sağlıklı insanlarda, benmerkezcilik, olgunlaşmamış bir kişinin işareti olan yıkıcı bir özellik olarak kabul edilir. Bireyin sosyalleşmesi sırasında bu süreç bozulabiliyor.

Sonuç olarak ergenlerin kimliklendirilmesi yetersizdir. Böylece, öz farkındalığın oluşma döneminde çocuk kişisel ile sosyal arasında bir orta yol ararken bir başarısızlık meydana gelirse, benmerkezcilik oluşmaya başlar. Ergenlik döneminde bireyin bireyselliğini korumaması, ancak yaşamın genel ritmine uyması durumunda da ortaya çıkabilir.

Ayrıca, Böyle bir kişi aynı zamanda çocukçuluğu da geliştirir. Egoizmin aksine, benmerkezcilik yalnızca çocukların ve zihinsel engelli kişilerin karakteristik özelliğidir.

Bencillik bireye yaşamı boyunca eşlik edecektir. Uzmanlara göre, yaşlandıkça birçok insan daha benmerkezci hale geliyor. Bunun nedeni yaşa bağlı psikofizyolojik değişikliklerdir. Yaşlıların davranış ve düşüncelerinde pratik olarak çocuklardan farklı olmadığı kaydedildi.

BENMERKEZCİLERİN SORUNU NEDİR?

Her insan ancak diğer bireylerle etkileşime girerek uyumlu bir şekilde gelişebileceğinden, benmerkezci insanlar sıklıkla bu aşamada “takılıp kalırlar”. Gerçek şu ki, bu tür bireyler "ben"lerinin sınırlarıyla sınırlıdır.

Bir egoist, insanların duygularını anlamasına ve eylemlerinin birisini rahatsız edebileceğini bilmesine rağmen, yine de kendi çıkarı peşinde koşarken başkalarının çıkarlarını görmezden gelirse, o zaman benmerkezcinin onlar hakkında hiçbir fikri yoktur.

Psikologlara göre böyle bir bireyin ilgiye, sevgiye ve tanınmaya büyük ihtiyacı vardır. Başkalarını duymayı ancak iletişim kurarak öğrenebilirsiniz. Bu irade ve sabır gerektirir. Sorun kendi başınıza baş edemeyecek kadar ciddiyse, o zaman birkaç psikoterapi seansına katılmalısınız.

Kesin sayı, sorunun teşhisi sonrasında bir uzman tarafından belirlenir. Her şey bilinçaltının ne kadar ihmal edildiğine bağlı.

BEDİÜZZAMAN’IN GÖRÜŞÜ

Bediüzzaman Ene ve Zerre Risalesi’nde (otuzuncu söz) “benmerkezli” düşüncenin (ene) Allah’ı isim ve sıfatlarıyla kavramada ne kadar önemli olduğunu anlatır: “Âlemin miftahı (anahtarı) insanın elindedir ve nefsine (benliğine) takılmıştır. Kâinat kapıları zahiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır. Cenâb-ı Hak, emanet cihetiyle insana ene namında öyle bir miftah vermiş ki, âlemin bütün kapılarını açar ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş ki, Hallâk-ı Kâinatın (Kâinatın Yaratıcısının) künûz-u mahfiyesini (gizli hazinelerini) onun ile keşfeder. Ene, künûz-u mahfiye olan Esma-i İlâhiyenin (Allah’ın isimlerinin) anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlâkının (anlaşılması zor sırrının) dahi anahtarı olarak bir muamma-i müşkülküşâdır (anlaşılması zor bir meseledir), bir tılsım-ı hayretfezâdır (hayret uyandıran bir sırdır). O ene, mahiyetinin bilinmesiyle, o garip muamma, o acîb tılsım olan ene açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücûbun künûzunu (ahiret âleminin hazinelerini) dahi açar.

Mesela, daire-i mülkünde mevhum rubûbiyetiyle (sahip oldukları ve yönettikleriyle), daire-i mümkinâtta Hâlıkının rubûbiyetini (Yaratıcısının terbiye ediciliğini-yöneticiliğini) ve zâhirî mâlikiyetiyle, (kendisinin emaneten sahip olduklarıyla) Hâlıkının hakiki mâlikiyetini (Allah’ın mülkün gerçek sahibi olduğunu) fehmeder (kavrar) ve “Bu hâneye mâlik (sahip) olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir” der. Ve cüzî ilmiyle Onun ilmini fehmeder. Ve kisbî sanatçığıyla O Sâni-i Zülcelâlin ibdâ-i sanatını anlar. Mesela, “Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim; öyle de şu dünya hânesini birisi yapmış ve tanzim etmiş” der. Ve hâkezâ, bütün sıfat ve şuûnât-ı İlahiyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahvâl ve sıfat ve hissiyat, enede münderiçtir (vardır).

Enenin bir vechini (yönünü) nübüvvet (peygamber öğretisi) tutmuş gidiyor, diğer vechini felsefe tutmuş geliyor. Felsefe ise, eneye mânâ-i ismiyle (kendi adına) bakmış. Onu bir hakikat-i sabite (değişmeyen bir gerçek) zanneder. Vazifesini, hubb-u zâtından (kendini sevmekten) neşet eden bir tekemmül-ü zâtî (kendi üstünlüğü) olduğunu bilir ve hâkezâ, çok esâsât-ı fâsideye (bozuk esaslara) mesleklerini bina etmişler.”

NİHAYET

Benmerkezcilik, bireyin yalnızca kendi görüşüne göre yönlendirildiği bir tür inanç, bir yaşam konumudur. Böyle bir kişinin herhangi bir konuda kendi görüşü vardır. Benmerkezci bir kişinin kişisel görüşü onun için her şeyden öncedir. Etrafındakiler sadece bir menfaat kaynağıdır.

Diğer insanlar onun dünyasının bir parçası değil. Elbette hayatta benmerkezci bir kişi, ender durumlarda çıkarlarına aykırı eylemlerde bulunabilir. Bu onu bir egoistten ayırır. Bu tip, psikologların söylediği gibi, tüm sorumluluğu üstlenme cesaretine sahip olduğundan, benmerkezci insanlar arasında pek çok güçlü, başarılı ve iradeli insan vardır.

Bencillik farklı şekillerde kendini gösterir. Kılık değiştirmiş tiranlık, başkaları üzerinde gizli kontrol sağlamaktır. Bu tür insanlar sürekli olarak her şeyden şikayet ederler: sağlık, iştahsızlık, halsizlik.

Ancak gerçekte diğerlerinden çok daha güçlüler.

Hayatları çok ustaca oynadıkları, sürekli kendilerini kurban olarak gösterdikleri hassas bir oyundur.

Narsistik bozukluk, kişinin yalnızca kendisiyle ilgilenmesidir. Bu tür insanlar kendileri hakkında sonsuza kadar konuşabilirler.

Önemini ve önemini abartırlar ve eleştiriye hiç tahammül edemezler. Aslında ruhlarının derinliklerinde aldatma, kendinden hoşlanmama, sürekli tatminsizlik ve hatta çaresizlik vardır. Histerik tip, sürekli bir kaygı ve gerginlik duygusuyla yaşayan insanlardır. Her zaman kişisel drama ile ilgili bir durum içerisindedirler ve her an performans sergilemeye hazırdırlar.

Onlar için dikkat çekmenin tek yolu budur. Dikkat çekmek mümkün değilse kişi sinirlenir, sinirlenir ve gözyaşlarıyla herkesi ve her şeyi suçlar.

Başkalarının kayıtsızlığı onlar için dayanılmazdır çünkü değerlerinin sürekli olarak onaylanmasına ihtiyaç duyarlar.

Aslında bunlar çok şüpheli ve güvensiz insanlardır, her ne kadar bunu dikkatlice saklamaya çalışsalar da. Bencillik gizlenemez. İlişkilerde ve durumlarda hemen ortaya çıkacaktır. İster hastalık olsun ister karakter özelliği olsun, kesin bir görüş yoktur.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.