İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi (HAYEF) Dekanı Prof. Dr. İrfan Başkurt, "İletişim çağındayız eğer bu insanları belli alanlarda motive etmezseniz, bunları birileri ele geçirir. İnsanların heyecanı var, deşarj edeceksiniz, kendilerini ifade edecekleri imkan sunacaksınız. Yoksa ODTÜ'den de İTÜ'den de DEAŞ'lısı da çıkar, diğerleri de." dedi.
Başkurt, eğitimdeki eksiklikler ve yanlış uygulamalara ilişkin AA muhabirinin sorularını cevapladı.
Eğitici, öğretmen ve aile olarak öğrenciye bir ideal veremediklerini savunan Prof. Dr. Başkurt, ailelerin evlerde gettolara ayrıldığını aktardı.
Ailelerin evde birlikte kahvaltı bile yapmadığını anlatan Başkurt, her odada bir televizyon bulunduğunu, çocukların odasına, kapıyı çalmadan girilemediğini söyledi.
Çocukların kahvaltıya gelmediğini, akraba ziyaretine gitmediğini dile getiren Başkurt, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özelime dokunma. Akıllı telefonlar var, internet var. Kapıyı kilitliyor seni almıyor odasına. Şimdi burada bir dağılma oldu, yani aile dağıldı şu anda. Aileler işlev görmüyor. Çocukları biz eğitmiyoruz şu anda internet, bilgisayar yetiştiriyor. Başıboş yani. O zaman DEAŞ, meaş çıkıyor sizi alıp götürüyor.
İletişim çağındayız, eğer bu insanları belli alanlarda motive etmezseniz, bunları birileri ele geçirir. İnsanların heyecanı var, deşarj edeceksiniz, kendilerini ifade edecekleri imkan sunacaksınız. Yoksa ODTÜ'den de İTÜ'den de DEAŞ'lısı da çıkar diğerleri de. Bu acayip bir şey, bunu anlamak çok zor. Nasıl oluyor da mesela biz burada kimseyi etkileyemiyoruz öyle birisi çıkıyor uzaktan ufak bir mesajla etkiliyor. Bu bir boşluğu gösteriyor aslında. Belli bir ideal vermemişsek, çok dünyevileştiyse, boş yetişmişse, vatan nedir, millet nedir, ülke nedir, insanlık nedir bu yoksa bu boş insanların kandırılması, aldatılması çok kolay."
"Bilim-din ayrışmasını yaptığımız gün iş bitti"
Prof. Dr. Başkurt, ailenin önemine vurgu yaparak, Almanya'da okul, aile, devlet, kilise ve belediyelerin, eğitim-öğretim faaliyetinin parçaları olduğunu, bunlar olmadan eğitimin söz konusu olamayacağını dile getirdi.
Türkiye'de özellikle bir dönem dinin öcüymüş gibi gösterildiğine işaret eden Başkurt, şunları aktardı:
"Bilim-din ayrışmasını yaptığımız gün iş bitti. Benim okulda da camide de rol modelim vardı. Okulda öğretmenim, camide ise imam. Benim hocam çok temiz giyinir, şefkatli davranır, eğitimin öğretimin önemini vurgulardı. Sonra ne oldu? Eğitmenler geldi okullara, bunlar camilere girmedi. Halktan kopuk yaşadılar, halk bunlara kızdı, ortak noktada buluşamadık. Halbuki buluşmalıydık. Öğretmen camiye de gitmeli. İmam da öğretmenle oturup konuşmalı. Bu ayrışma bizi paramparça etti."
Kitle iletişim araçlarının kontrollü kullanılmasının önemine işaret eden Prof. Dr. İrfan Başkurt, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Annelerin eğitim seviyesi düşük, ama bu da anlaşılır gibi değil. Benim annem okuma bilmiyordu ama ben ondan öğrendiğimi kimseden öğrenmedim. Çünkü Anadolu'nun sözlü kültürü vardı, o kayboldu işte. Televizyon geldi, kopardı, sonra internet çıktı. Bunlara karşı değiliz ama yerli yerinde kullanılmalılar. Mesela daha önce kültürümüzü parçalayan diziler vardı, ama şimdilerde güzel diziler, güzel yapımlar çıkmaya başladı. Bunları söyleyince hemen irtica söylemleri doğuyor. Oysa Noel örneğin. Gidin Avrupa'da bakın bakalım 20 Aralık'tan itibaren bütün yayınlar ağırlaşır, savaş, öldürme, devletle çatışma gibi mevzular, haberler, yayınlar asla olmaz. Herkes Noel'ini kutlar, kutsalını yaşar.