Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Erzurum'da Atatürk Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ve Türkiye'nin yanı sıra 8 ülkeden araştırmacıların da katıldığı "2. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi", sonuç bildirgesinin okunmasıyla tamamlandı.
Kongrenin, Nene Hatun Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen bugünkü kapanış oturumunda Prof. Dr. Abdulhak Halim Ulaş, 11 madde ile özetlenen sonuç bildirgesini okudu.
İşte bildirgenin tam metni:
Birincisi Harran ve Üsküdar Üniversiteleri tarafından 30 Kasım-02 Aralık 2017 tarihleri arasında Şanlıurfa’da yapılan Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi’nin ikincisi 8-9 Kasım 2018 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesinde düzenlenmiştir.
Bu kongrede tebliğler altı ana başlık altında sunulmuştur:
-Kur’an ışığında yaratılış gerçeğinin değerlendirilmesi (30 tebliğ)
-Müspet bilimler ışığında yaratılış gerçeği (41 tebliğ)
-Evrimci görüşün sorgulanması (17 tebliğ)
- Yaratılışın gaye ve hikmetleri, Yaratıcıyı tanıma ve anlama ( 23 tebliğ)
-Ders kitapları müfredatının yaratılış gerçeği açısından değerlendirilmesi (8 tebliğ)
-Basın, medya ve belgesellerde yaratılış gerçeğine bakış (5 tebliğ)
Kongrede; Moleküler biyolojiden genetiğe, felsefe, tıp, ziraat ve dinler tarihinden, İslam bilimlerine, sosyolojiden bilgisayar mühendisliğine kadar hemen her bilim alanından yurtiçinden ve yurtdışından 8 ülkeden kendi alanlarında otorite olan bilim insanları tarafından 124 tebliğ sunulmuş ve değerlendirilmiştir.
Bu kongreler, insanın ve kâinatın mahiyetini ve yaratılışını daha iyi anlamada bilim camiasının düşünce ufkuna katkı sağlamış, araştırmalarında onlara yeni bir şevk ve enerji vermiş, ayrıca evrim ve yaratılış konuları kendi ilmi platformlarında değerlendirilmiş ve evrim görüşünün ideolojik düşüncelere alet edilmesinin önüne geçilmesinde önemli adımlar atılmıştır.
Bu tebliğler ışığında, evvel emirde birinci kongre bildirisinde dile getirilen konuların teyidi ve tekrarının lüzumu dile getirilmiştir. Bunlar;
1. İslam dini gerçek bilimle çatışmaz. “Din ayrı bilim ayrıdır” düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilimle din, akılla vahiy arasındaki kavga, İslâm medeniyetinin kavgası değildir. Çünkü bilimlerin konusu Allah’ın kudret sıfatının eseri olan kâinat kitabıdır. Kur’an da, Allah’ın Kelam sıfatından gelmiştir. Bunlar birbiriyle kavgalı değildir. Tam aksine, Kur’an kâinat kitabının bir nevi tefsiridir. Çok sayıda ayet ve hadis metninden anlaşıldığı üzere, İslâm dini ilme ve ilim adamına büyük önem vermektedir.
2. Bilim dünyası yaklaşık iki yüz yıldır ateizmin tesiri altındadır. Bu felsefe, kâinattaki bütün varlıkları tesadüf ve tabiatın eseri olarak görmekte ve sadece laboratuara giren maddeleri bilimsel veri olarak kabul etmektedir. Bu felsefî görüşte; insanın duygu ve düşünceleri dikkate alınmamaktadır. Hâlbuki kâinatın ve insanın yaratılışını anlamada sadece fizik, kimya ve biyoloji kanunları yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak bilimin metotları çerçevesinde yaratılış hakikatinin değerlendirilmesi gerekir.
3. Nobelle mükâfatlandırılan Pakistanlı fizikçi Prof. Dr. Abdüsselam ilimleri; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı” olarak tarif eder. Bilimler kâinattaki varlıkları inceler. Dolayısıyla bilimlerin ele aldığı konular kendi dilleriyle yaratıcılarının varlığını ve birliğini gösterirler. Günümüz bilim camiasında genellikle kâinattan elde edilen bilimlerin takdiminde Yaratıcı nazarlardan gizlenmekte, sebepler doğrudan işi yapan fail olarak verilmektedir. İşte bu kongrelerde fiilde fâilin, sanatta sanatkârın, eserde ustanın, nimette mün’imin nazara verilmesinin zarureti dile getirilmiştir. Bir başka ifade ile ilmî metotlarla elde edilen bilgiler, tesadüf ve sebeplere havale edilerek değil, tevhidi bakış açısı ile verilmelidir. Bilim dili olarak, kültür değerlerimizle uyumlu bir dil kullanılmalıdır.
4. Yaratılış, küllidir, umumidir. Bütün varlıkların teşkilini içerisine alır. Yani, Cenab-ı Hak bir varlığı tedrici olarak belli süreçler içinde yarattığı gibi, ani ve def’i olarak bir anda da yaratır.
5. Evrim ve yaratılış konusunda bir kavram kargaşası ve bilgi kirliliği vardır. Herkesin evrimden anladığı ve kastettiği farklıdır. Evrim kelimesi; Tekâmül, Tebeddül, Tegayyür, Tahavvül ve Evolusyon gibi otuza yakın tabir ve terim yerine kullanılmaktadır. Bunlardan Tekâmül, Tebeddül, Tegayyür ve Tahavvül gibi tabirler, değişimi, başkalaşmayı ve farklılaşmayı ifade etmektedirler. Bunlar teori değil birer kanundur. Ancak bir türden bir başka türün tesadüfen meydana geldiğini ifade eden Evolusyon manasındaki evrim ise herhangi bir delile dayanmayan felsefi bir görüştür. Bu bakımdan evrim ve yaratılış terminolojisi hazırlanması zarureti vardır.
6. İlkokuldan başlayarak üniversite öğrencilerine kadar bir taraftan gençlerin müspet fenlerle teçhizi, diğer taraftan manevî değerlerle tahkiminin önemi vurgulanmıştır. Bunun sonucu olarak sadece müspet bilimlerle meşgul olanların şüphelerden, dini ilimlerle meşgul olanların da taassuptan uzaklaşacakları ve ailesine, vatanına, milletine bağlı mükemmel insan modelinin ortaya çıkacağı ifade edilmiştir.
7. Kâinattaki varlıkların yapılarını ve harikalıklarını ortaya koyan “belgesellerde evrimci bakış açısı yerine kültürümüze uygun mananın ve dilin kullanılmasının gerekliliği” dile getirilmiştir.
8. Günümüzde gittikçe artan Darwinizm, Sekülerizm ve Deizm gibi bir takım düşüncelerin genç kuşaklarda hâsıl ettiği şüphelerin giderilmesinde Bilimler Işığında Yaratılış kongrelerinde sunulan makalelerin ciddi tesiri görülmüştür.
9. Türkiye’nin farklı bölgelerindeki bilim insanlarının (fen/tıp bilimci, ilahiyatçı ve sosyal bilimci vb.) üniversitelerde ve halka açık kültür merkezlerinde yaratılışın mana ve gayesini nazara veren paneller yapması tavsiye edilmiştir.
10. Yaratılış konusunda tebliğler doğrultusunda raporlar hazırlanıp Yükseköğretim Kurulu, Millî Eğitim Bakanlığı, TRT vb. kurumlara iletilmesi uygun görülmüştür.
11. Bu kongrelerin her yıl farklı bir Üniversitede yapılmasının faydalı olacağı dile getirilmiştir.