Bismillahirrahmanirrahim
Dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder.
Zâhirî maksatlar ise, o duanın ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir; hakikî faideleri değil.
İbadetin faidesi âhirete bakar.
Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa, “O dua kabul olmadı” denilmez. Belki “Daha duanın vakti bitmedi” denilir.
Hem hiç mümkün müdür ki, bütün ehl-i imanın bütün zamanlarda mütemadiyen kemâl-i hulûs ve iştiyak ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye onlara verilmesin ve bütün kâinatın şehadetiyle hadsiz rahmeti bulunan o Kerîm-i Mutlak, o Rahîm-i Mutlak, bütün onların o duasını kabul etmesin ve saadet-i ebediye vücut bulmasın?
ÜÇÜNCÜ NÜKTE
Dua-yı kavlî-i ihtiyarînin makbuliyeti, iki cihetledir:
Ya ayn-ı matlubu ile makbul olur;
Veyahut daha evlâsı verilir.
Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. “Duası kabul olunmadı” denilmez. “Daha evlâ bir surette kabul edildi” denilir.
Hem bazan kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. “Duası reddedildi” denilmez. Belki, “Daha enfâ bir surette kabul edildi” denilir, ve hâkezâ...
Madem Cenâb-ı Hak Hakîmdir. Biz Ondan isteriz, O da bize cevap verir.
Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini ittiham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık, sıtması için sulfato verir. “Tabip beni dinlemedi” denilmez. Belki âh ü fizârını dinledi, işitti, cevap da verdi, maksudun iyisini yerine getirdi. (Mektubat)
Bediüzzaman Said Nursi
LÜGAT:
Âh Ü Fîzâr : Feryad
Ayn-I Matlub : İstenen Şeyin Kendisi, Aynısı
Cenâb-I Hak : Hakkın Tâ Kendisi Olan, Şeref Ve Azamet Sahibi Yüce Allah
Cihet : Yön, Taraf
Dua-Yı Kavlî-İ İhtiyarî : Bilinçli Olarak Yapılan Sözlü Dua
Dünyevî : Dünyaya Ait
Enfâ : Daha Yararlı
Evlâ : Daha İyi
Ferah : Sevinç
Hadsiz : Sınırsız
Hâkezâ : Bunun Gibi
Hakîm : Herşeyi Hikmetle Yaratan Allah
Hikmet : Gaye Ve Maksada Uygunluk
İhtiyâcât : İhtiyaçlar
İnşirah : Rahatlık, Gönül Açıklığı
İştiyak : Şiddetli Arzu
İttiham Etmek : Suçlamak
Kemâl-İ Hulûs : Tam Bir İçtenlik
Kerîm : Sınırsız İkram, İhsan Ve Cömertlik Sahibi Allah
Kerîm-İ Mutlak : Lütuf Ve Cömertliği Sınırsız Olan Allah
Kudret : Güç, İktidar
Lâtif : İnce, Hoş
Makbuliyet : Kabul Edilmiş Olma
Maksud : İstenen Şey
Mütemadiyen : Sürekli Olarak
Rahîm-İ Mutlak : Sınırsız Şefkat Ve Merhamet Sahibi Olan Allah
Saadet-İ Ebediye : Sonsuz Mutluluk
Sulfato : Kinin; Sıtma İlâcı
Şehadet : Şahitlik, Tanıklık
Tabib-İ Hâzık : İşinin Ehli Olan Doktor
Tasavvur Etmek : Zihinde Canlandırmak, Düşünmek
Ünsiyet : Yakınlık, Alışma
Vücut Bulmak : Olmak, Meydana Gelmek