Onlar gökte parlayan yıldızlar gibidir. Karanlıkların zifiriliğine meydan okuyarak Allah-ü Teala’nın kendilerine bahşettiklerini zikrederek yaşarlar. Meş’aledirler. Tükenmeyen meş’ale. Bütün fizik kurallarının ezberine karşın ışığı eksilmeyen, bilakis giderek artan meş’aledirler. Varoluşlarının tesiriyse hiçbir matematiksel denklemle açıklanamaz. Zira O’nun iradesinden çıkar ve “Olur” bu tesir. Bundan başka bir açıklama beklemeye kimin yüzü olabilir ki! İlim O’nundur. Alim kulu da öyle. İlimle alimi hemhal etmekse O’nun ayetlerindendir. Hani anlayan bir grup için. Akleden bir sınıf için. Üzerinde düşünüp yaratılış tefekkürüne dalanlar için. Alim ve ilmi. Işık kümesidirler. İlmin ışığıyla parlayan alim, varoldukça, alimliğinin gereğini yerine getirdikçe, parıldayan ilmine en büyük sebeptir. Araçtır. İlmin seyyarıdır yani. Kitab’ın hamalıdır. Ne hayırlı bir hamallıktır o! Aklı ilimdir. Fikri ilimdir. Zikri ilimdir. Gecesi ve gündüzüdür o. Aktıkça eksileceğine artan bir deryadan kana kana içendir de ondan böyle kapılıp gitmiş olandır alim. Rabbini bilendir. Kendini de. Ondandır ki mutevazidir. Kendini bilmezler dünyasında kendini ve Rabb’ini bilmeye devam edendir... Nadirdir. Enderdir. Seçilmişlerin içindedir. Ondandır ki yeri şehitlerin arasındadır. Şehitler ölür mü... Hayır. Ya alimler?.. Kat’en hayır! İlmi varoldukça -ki ebediyendir- alimin salih amel defteri kabaracaktır. Ecel-in müsemma’ya kadar...
Bir alim daha Hakk’ına koştu. Kavuştu. Bu topraklarda yetişen bir ilim meş’alesinin yıldızı daha gökyüzündeki yerini aldı, bu hafta. Değerli aile dostumuz, Profesör Dr. İbrahim Canan Amca imtihanını tamamladı, yalan dünyadan asıl hayırlı olana intikal etti evvelki gün. Geride kapanmayacak hayır defterini, yetiştirdiği pırıl pırıl öğrencilerini, fazilet timsali ailesini ve sayısız seven ve sayanını bırakarak... Ömrünü Allah’ın rızasını kazanmaya vakfetmiş bir ilim aşığı olarak İbrahim Amca’yı, Hadis ilmine kazandırdığı birbirinden değerli eserleri, şu dünyaya ait hiçbir şeyi Peygamber’in izindeki duruşuna tercih etmeyişi, hayırda yarışışındaki bitmez tükenmez enerjisi, öğrendiğini öğreten hali, öğrettiğiyle amel eden alimliği, misafirperver, hep tebessüm eder, yumuşak ve fakat vakur duruşu ile hatırlayacağız.
Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmeyi kendine şiar edinmiş Sayın Canan emr-i bil mağruf, nehy-i a’nil münker esasından anlık dahi olsa sapmamış bir alim kişi idi. Acımız da büyük sevincimiz de. Kaybımız da büyük kazancımız da. İçimiz acıyor zira bir alim kolay yetişmiyor. Hele hele bu ülkede! Allah onu yetiştiren anne babadan, her daim destekçisi olan eşi Zarife Teyzem’den razı olsun. Bu ülkede alim kişi kolay yetişmiyor. Başladığı minval üzre dosdoğru kalan da çoğunlukta olmuyor. İbrahim Amca’nın ebediyete intikaliyle oluşan boşluğu doldurmak hiç de kolay olmayacak... Onun, mahlukatın en şereflisi olmaya layık “insan” yetiştirmeye verdiği önemi, çocuk eğitimine gösterdiği hassasiyeti diri tutacak olanlar en başta öğrencileridir, hiç şüphesiz. Çağımızın en büyük illetlerinden biri olarak karşımıza çıkan maneviyatsızlığa, ar ve hayadan yoksunluğa dikkat çeken Sayın Canan’ın yaktığı meş’ale sönmeyecek, artan tesiriyle ümmeti aydınlatmaya devam edecektir, mutlaka. Dün onu son yolculuğuna uğurlayan binlerce seveni de bunu teyit etmekteydi zaten. Bizler bu gurbet diyarında, uzaktan dualarımızla iştirak ettik, bu vedalaşmaya...
Acılar sevinçlerle dengeleniyor da biraz... İbrahim Amca oyun ve boş işlerden ibaret olan şu fani dünyadan başarı ile geçip gitti. Bir soluklanma, bir göz kırpma, ezandan sonra kameti bekleme mesafesindeki dünya hayatına kananlardan, aldananlardan da asla olmadı. Ne mutlu! Kabri pür nur mekânı Cennet olsun!.. Hazreti İbrahim’e komşu olsun!.. Peygamber Efendimize yoldaş olsun! İbrahim Amca, entum lena selef ve inna inşaallahu bikum halikun...
Vakit