Dünyanın bütün kalbi yaralayan olaylarını elimin tersiyle bir kenara ittiğim bir andı yaşadığım. Elimde Risale-i Nur Külliyatından Lem’alar kitabı vardı. 26 Lem’a’nın “Rica”larında geziniyordum. Dünyanın “Gaddar, mekkar…” olduğu hakîkatını, “Bütün nefisler ölümü tadacaktır” gerçeğini ve ebedî hayatın imanla kazanılması gerektiğini düşünüyordum. Üstad’ın “Hayat-ı İçtimaiyeden çekilme…” haletlerini tefekküre dalmıştım. Düşüncelerimle adeta dünyadan ayrılmıştım. Buna benzer bir haleti, Hac farizasını yerine getirmek için, birkaç sene önce gitme şerefine nail olduğum Mekke-i Mükerreme’de ve Medine-i Münevvere’de yaşamıştım.
Mübarek topraklarda kaldığım zaman içinde dünyada meydana gelen olayları hiç merak etmemiş ve hiç bakmamıştım. Kendime dünya içinde fakat dünya hayatından farklı bir dünya bulmuştum. Beytullah’ta, Rabbimin evinde ve Peygamberimin(asm) mübarek ayakları dibinde hayatımın en huzurlu günlerini yaşamıştım. Rabbimle ve Peygamberimle baş başaydım. Hayatımın ifade edilemez en güzel günleriydi o günler. Oradan ayrılıp tekrar dünya hayatının olayları içinde kendimi bulunca, yeni hayatıma alışmak kolay olmamıştı benim için…
Keşke hayatımı hep o mukaddes topraklardaki gibi geçirebilseydim. Hani, Resul-i Ekrem olan o göz nurum, Peygamberim (asm), sahabilerine, “Eğer benden ayrıldığınızda da, sohbetimde bulunduğunuz zamanki gibi mânevî haletiniz devam etseydi, Medine çarşısında melekler sizinle müsafaha ederlerdi” demişlerdi ya. Galiba benim de acizâne durumum buna benzerdi. Eğer, o Hac günlerindeki gibi hayatımı devam ettirebilseydim, dünya hayatım adeta Cennet hayatının küçük bir misali gibi olurdu.
İmtihan dünyası işte… Kendimizi dünyanın dünyaya bakan tarafından da ayıramıyoruz. Dünya hep bizleri dertlerle harap ediyor, zaman zaman bizi gaflete düşürerek, imanımızı tehlikelerle baş başa bırakıyor. Bir taraftan nefis, diğer taraftan şeytanlar yakamızı bırakmıyor. Dünyada rahatın olmadığını yaşayarak öğreniyoruz. En azından zihnen bu dünyadan ayrılabilmemiz ve Rabbimizle olma başarısını gösterebilmemiz için, Risale-i Nur’un iman hakikatleri bahçesinde güller dermemiz gerektiğini, ancak bu şekilde İlâhî sevgiyle mest olabileceğimizi, böylece de huzur bulabileceğimizi bir kere daha anlamıştım…
Dünya sevgisinin bütün hataların başı olduğunu yine Rehber-i Ekmel olan Peygamberimiz (asm) ifade buyuruyor. Sevmek, muhabbet etmek insanı huzurlu kılıyor gerçekten. Ancak sevgi, dünyanın fani değerleri için bize verilmemiştir. Bu şekilde kullanılan sevgi geçicidir ve beraberinde üzüntüleri getirmektedir. Muhabbet ve sevgiye tek layık olan, o güzel duyguları bize veren Rabbimizdir. O ve onun yolundakilere bu sevgi harcandığı zaman, dünyada rahat da huzur da bulunabilir şüphesiz.
Risale-i Nur hakikatleriyle hemhal olduğum zamanlarda kendimi dünyanın geçici olaylarından ayırmam zor olmuyor. Gözlerimi ve kulaklarımı dünyaya kapamakta zorluk çekmiyorum. Rabbimi düşünmenin ifade edilemez hazzını tatmaya çalışıyorum o vakitler. Peygamberim Habibullah’ın ümmeti olmanın şükrünü ifade ederek, Rabbimden beni o yüce Resul’e layık kılmasını diliyorum. Bu zamanlarda kalbim titriyor, gözlerim nemleniyor, muhabbet gözyaşlarını akıtmayı Rabbim bana nasip ediyor, binler şükür... Keşke bu haletleri daha fazla yaşayabilseydim. En fazla huzurlu olduğum bu anların hayatımda fazla yer tutmasını Rabb-i Rahimimden dilemenin bile mânevî zevkine doyum olmuyor…
Düşünmesi azap olan ve ne dünyada, ne de ahrette bana faydası olmayan dünyevî hadiselerin ağırlığından Rabbim beni ve bütün Müslümanları kurtarsın diye dua ediyorum. Dünyaya dalan kendime de, çevremdeki insanlara da acıyorum. Hele tamamen nefsin ve şeytanların kontrolü altında yaşayanlar yüreğimi dağlıyor. O değer biçilemez hayatların göz göre göre kararması ve cehennemlere layık bir hale gelmesi, ne kadar elem verici bir durum gerçekten…
Evet dostlar, yaşadığım kısa ama uzun zamanlara bedel bir anın duyguları bana bu satırları yazdırdı. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ımız bizlere rızası dahilinde ve Resulullah’ın sünnet-i seniyyesi istikametinde bir hayat yaşamayı nasip etsin. Rabbimiz bizleri nefis ve şeytanın sürüklediği karanlık yaşantılardan uzak tutsun. Binler kere “Âmin”… Dinimiz İslâm’ın önemini anlamamız ve yaşamamız temennisiyle…