Beşinci İddia: "Çok fazla sayıda tanrı var. Tarih boyunca insanlar, hepsi farklı isim ve özelliklerde binlerce tanrıya inandı. Hepsinin toplum içinde inanılma oranı çok yüksekti. Tüm tanrılar, dini önderlerce (rahipler, kahinler, büyücüler vs.) korunup yayıldı ve inanmayan insanlar ölümle cezalandırıldı. Bu tanrıların, aslında "tek bir tanrı" olması gerektiğini düşünürsek (çünkü İslam inancı bunu söylüyor) neden tüm tanrıların inananları her daim birbirine düşmandı? İnanç şekilleri neden birbirinden hep farklıydı? Tanrı kullarına neden hep farklı şeyler söyleyip onları birbirine düşürdü? Tanrıların yaratıcısı aslında, inananlarının ta kendisi olduğu için olabilir mi?
(Tarihin en büyük tanrılarından birkaçı: Ra, Zeus, Thor, Yehova, Shiva, Allah, Quetzalcoatl, Gılgamış, Vishnu, Gaia, Enki, Baal, Krishna, Ahura-Mazda, Enlil, Anu, Bast, Brahma, Inanna…)
13 milyar 800 milyon yıllık evrende, Dünya'da sadece 3 milyar yıldır canlı yaşamı var. Bu canlılığın da 50 bin yılında bildiğimiz anlamda insan var. Ve sadece son 15 bin yıllık dönemde tanrıya dair izler görüyoruz. İslam ise bin 400 yıllık geçmişe sahip. Geri kalan milyarlarca yıl, tanrının israfı mı?
Günümüzde insanların tapındığı her inancın, kendi içinde sağlam görünen temelleri var. Her inanç, diğer tüm dinlerinin yanlış inanç olduğunu iddia ediyor. Herkes ailesinin kendisine aşıladığı inancın gerçek olduğunu ve başka bir yerde doğmuş olsa bile yine şimdiki inancını seçeceğini savunuyor. Bu işte bir gariplik yok mu?"
Cevabımız:
-Verilen rakamların kesin olmayan birer teori olduğu bilinmektedir. Şekli ne olursa olsun, Allah'ın daha sonra evreni yarattığı bir gerçektir. Yani bugün Evrenin ezeli değil, sonradan var olduğu bilimsel bir gerçektir.
-İtirazcı diyor ki, "insanların varlık yaşı 50 bin yıldır. O halde Allah bu insanları yaratmadan önceki zamanı israf etmiştir…"
-Önce ateist şunu bilmeli ki, insanlardan milyarlarca sene evvel canlı varlıklar olan melekler ve ruhaniler yaratılmıştır. Daha sonra cinler var edilmiştir. Daha sonra diğer canlılar yaratılmıştır. Evren canlı varlıklarla şenlendirildikten sonra yeryüzü halifesi olan insanlar yaratılmıştır. Onun için bu ateistin zannettiği gibi bir israf yoktur.
-Bununla beraber, Allah ezelidir/önsüzdür. Evren sonradan var edilmiştir. O halde, evrenin daha sonraki bir süreçte var edilmesi akli zorunluluktur. Bu Evreni ne zaman yaratmayı uygun görmek ise Allah'ın tercihine bağlıdır. Bu tercihin elbette binler hikmeti olabilir. Ancak biz şunu bilmeliyiz ki, Allah Evreni yaratırken ateistlerin aklıyla istişare etmemiştir.
-Allah her şeyden önce Evreni yaratmakla kendi sıfatlarının tecellilerini, yani, sonsuz ilminin, kudretinin, hikmetinin tezahürlerini görmek istemiştir. Daha sonra da bu harika sanatını şuurlu varlıklara göstermek için melekleri, cinleri, insanları yaratmıştır.
-Tarih boyunca insanlık camiasında ateistin ifadesiyle birden çok "tanrılar"ın varlığı da semavi dinlerin, özellikle İslam'ın kabul ettiği Allah'ın gerçekliğini ortaya koymaktadır. Çünkü, bu "tanrı" kavramının varlığı, bir yaratıcının varlık düşüncesi insanlarla birlikte devam edegelen bir hakikat olduğunun göstergesidir.
-Evet, başta İslam dini olmak üzere, bugün milyarlarca mensubu bulunan üç semavi dinlerin ortak kabullerine göre, ilk insan Hz. Adem Allah'tan vahiy alan ilk peygamberdir. O günden beri, genel olarak bütün insanlar Allah'a inanmışlardır. Hak dinlerin tanıttığı Allah tasavvurunu kaybedenler, yine de bu düşünceden vaz geçememişler, başka adlarla bu mefkureyi devam ettirmişlerdir. Güneşe, Aya, yıldızlara, değişik totemlere tapmışlardır. Bu ortak tapma duygusu, insanların hem vicdanlarında, hem ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'in öğretilerinde "Allah" düşüncesinin var olduğunun açık delilidir.
-Tarih boyunca ateistlerin sayısı iki elin parmağı geçmiyordu. Bu son asırlarda özellikle 17-18. asırdan itibaren pozitif bilimlerin revaç bulmasıyla gerçek bilimi dinsizliğine alet eden bazı eğitmenlerin telkinleriyle bunlar çoğalmaya başlamıştır. Bugün artık git gide bu düşüncenin tamamen ilme aykırı olduğu görülmeye başladığı için, artık iflas etmek durumundadır. Hatta bilinen ifadeyle "tanrı parçacığı" yani Allah'ın varlığını açıkça gösteren bilimsel keşifler ortaya konulmuş iken, ateizmde ısrar etmek, bilimi hafife almak anlamına gelir.
-Tarih boyunca müşrikler zaten Allah'a inanıyorlardı. Kendi putlarını Allah'a yaklaşmak için bir vesile olarak görüyorlardı. "Onlara (putlara) bizi, Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!" derler." (Zümer, 39/3) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
Devam edecek