Dünya büyük bir buhran geçiriyor.
Gün geçmiyor ki acı bir haber alınmasın.
Tarihin belki de en hunharca, en gaddarca katliamlarına şahid oluyoruz.
Haçlı ordusu günden güne sınırlarımıza yaklaşıyor.
Yaklaştı bile.
‘Yapay sınırların’ hemen ötesinde geçen gün atılan kimyasal silah haçlı ordusunun tahribatını yeniden gözler önüne serdi.
Elma kokusundan gelen zehrin akabinde çocuklar, kadınlar ve yaşlılar hemen oracıkta can verdiler.
Hem de kan dökmeden…
Bu zulmün veya zalimliğin başka tarifi yok ve olamaz da…
İnsanlık tarihi boyunca o kadar çok zalim ve peşinden zulmü geldi-geçti lâkin bu asrın küfrün celladlarına yetişemiyor.
Merhamet ve vicdan hisleri göğüslerden sökülmüş, aç canavarlar pençelerini ardına kadar açmışlar.
Daha da acı bir tablo ki İslam topraklarında yaşanan bu husumetin reçetesi küfür canibinden bekleniyor.
Batı ve işbirlikçilerinden medet umuluyor.
Çok yazık.
Parçalanmış bir ümmetin, sahipsiz bir İslam coğrafyasının, hastalıklı bir ihtilafın neticesi olarak Bolşevik baykuşları, mimsiz medeniyetin mümessili bozuk Avrupa ve merhamet yoksunu Amerika gövdemizden içeri girdiler.
Bizi kemiriyorlar. Küfür bombaları ile bizi bombalıyorlar. Kendi yaptıkları zulmü reva görüp bizden yana saf tutuyorlar. Ama nafile.
Bunlara kanmayacağız. Ümidimizi kırmayacağız. Asla tereddüt etmeyeceğiz.
İbrahim 42’de kesin ve net olarak ifade buyrulduğu gibi; ‘Zalimlerin yaptıklarından Allah’ı asla habersiz sanmayacağız!’
Korku duvarlarını yıkacağız ve zulme karşı göğsümüzü gere gere siper edeceğiz.
Bir Bediüzzaman manifestosu gibi; ‘Zalimler için yaşasın Cehennem diyeceğiz!’ Bu söz herkesin dilinde artık…
Her ne kadar ocaklar sönse de, analar ağlasa da, çocuklar yetim de kalsa, her gün acı hikâyeleri de işitsek Bediüzzaman’ın bu sözü hepimizin, herkesin yüreğine su serpiyor.
Büyük bir mahkemenin, azaplı bir cezanın habercisi olarak Cehennem’i kudsuyoruz. Tabi zalimler ve işbirlikçileri için… Bu söz ortak bir manifestomuz olsun. Mazlumların zalimlere Cehennem’i hatırlattıkları büyük bir mücazatın habercisi olsun.
Gâvurun top ve güllesine karşı manevî bir kalkan, kuvvetli zırh, etkili bir silahımız olsun.
Evet, biliyoruz ki yüz binlerce insanın katili, milyonlarca insanın göç etmesinin sebebi, yüz milyonlarca İslam ümmetinin nefretini alan Esed ve işbirlikçileri dünya hayatındaki adaletin neticesi mahkûm olamazlar.
Olsa bile mutlak adalet tecelli etmez/edemez. Etse bile dünya hayatının şartları ‘hakiki cezaya’ müsavi olamaz.
Esed’in ciğerlerini yerinden sökseniz, kalbini kurutsanız, kuşların cesedini parça parça ettiğini görseniz dahi ikiz çocuk babası Abdulhamid El-Yusuf’u mutmain edemezsiniz!
Ümran bebeğin kanlı ellerine baktığında gösterdiği o acıyı dindiremezsiniz! Şüphesiz aklınıza Bodrum sahiline vuran minik bebek Aylan El-Kürdî gelmiştir. O gariban bebeğin cezasını ancak Cehennem temizler! O bebek için Cehennem zebanileri avuçlarını açmış Esed’i bekliyor. Özel muamele gösterecekler!
İyi ki Cehennem var, iyi ki azap var, iyi ki hakiki adaletin tecelli edeceği ahiret var.
Zalimler için yaşasın Cehennem!
Twitter: https://twitter.com/omercelebiresmi