Dikkat edin birileri sizi bazı doğrularla yanlış yola yöneltmesinler.
Cümle yanlış mı oldu?..
Doğru bir değildir. Bazen koca bir yalan birkaç doğruya sarıp
sarmalanarak size sunulur.
Yada doğrunun tamamı değil de harekete geçiren kısmıyla, sizi, bazen
yanlış, bazen yersiz, bazen zamansız, bazen de orantısız bir tepkiye
yöneltebilir.
Doğru(hak) vardır en doğru (ehak) vardır.
"Bazen hak ehaktan daha ehsendir..."
Yani, bazen doğru en doğrudan daha güzeldir.
Bir parça doğru, birçok doğruyu gölgelerse, mübalağa ile kanatlandırıp
her şeyin üstüne çıkarırsa o doğru tehlikelidir.
Bir ölçü daha;
"Her dediğin doğru olmalı, ama her doğruyu söylemek senin hakkın değil..."
Günümüz meselelerine bu açıdan bakacak olursak, tüm izmlerin dayandığı
bir tutam doğru vardır. O dane hükmündeki hakikat ile insanlığı dünya
dolusu yanlışlığa sürüklemişlerdir.
Milliyetçilik vartaları, hamaset nutukları, taassuplar, hep; az
doğruların, sık tekrarlanması, abartıyla tonajının arttırılması
ameliyesinden sonra alıcısını bulmuştur.
Ve böyle böyle izcilerini felaket aktörlüğüne dönüştürmüştür.
Sebep-sonuç ilişkisini görünenle açıklamak her zaman bizi doğruya
götürmez. Çünkü matematik iki kere ikiye dört, der ama hayat hisle
abartıyla hızlı kan basıncıyla bazen kırk bazen kırk bine çıkartabilir
bunu.
Ne yapmak lazım o halde?..
Asıl maksadı unutmamak lazım evvela.
Hayatımızın temel gayesini büyük imtihanı akıldan çıkarmamak lazım.
Her doğrunun önündeki temel doğru Yaratıcı'nın vazettiği doğrudur.
Sonra...
Doğrunun parçasını değil; tamamına talip olmak lazım.
Tespit doğru olduğu gibi, çare de doğru olmalı. Yol doğru olmalı,
vasıta doğru olmalı, netice doğru olmalı. Bu doğrudan kimse yanlışa
düşmemeli bundan incinmemelidir.
Doğrumuz tepkisel olmamalı, sakin olmalıdır. Sağduyu içermelidir.
Süzülmüş, dinlendirilmiş rafine edilmiş olmalıdır.
Kendi aklımıza değil ortak akla teslim olmalıyız. Bencilliği
nefsaniyeti ayaklarımızın altına alıp kardeşlerimizin ortak doğruları
karşısında kendi doğrularımızı yada doğru zannettiğimiz bazen iddia,
bazen takıntı, bazen inadım inat, fikirlerimizi dayatmaktan
vazgeçmeliyiz.
Meşveret, cemaat, uhuvvet, tesanüd kavramlarını unutmamalıyız bu hengamede.
Yoksa bir kıvılcımla amansız yangınlara savrulma ihtimali var.