Bir günde Kur'an-ı Kerim öğretiyor

Emekli imam Adem Uymaz nam-ı diğer Alo Hızır, bir günde Kur'an-ı Kerim öğretiyor.

Aslıhan Köşşekoğlu'nun haberi

'Çok istedim ama bir türlü vakit bulamadım. Denedim ama beceremedim.' Kur'an okumayı bilmeyenlerin ortak yakınmalarıdır bunlar. Emekli imam Adem Uymaz nam-ı diğer Alo Hızır, tüm bu serzenişleri boşa çıkarırcasına isteyene bir günde Kur'an-ı Kerim öğretiyor. Eğer inanmıyorsanız, Uymaz'ın talebelerine kulak verin.

Yaz geldi, okullar tatile girdi. Bugünlerde Kur'an-ı Kerim öğrenmek için binlerce çocuk sabırsızlıkla Kur'an kurslarının açılacağı 27 Haziran'ı bekliyor. Onlar bekleyedursun, biz her zaman isteyip de bir türlü öğrenemeyen büyüklere seslenelim. "Vaktim yok, istedim ama öğrenemiyorum." diyenlerdenseniz size emekli imam Adem Uymaz ve öğrencilerini tanıtmak isteriz. İstanbul'da yaşayan Uymaz hayal bile edemeyeceğiniz kadar kısa bir sürede, bir günde kutsal kitabı öğretiyor. Olmaz demeyin, bunu başaran onlarca kişi var. Tıpkı Ramazan Bağrıyanık, damadı Selman Güç ve torunu Emir gibi. Onlar bir günde Kur'an-ı Kerim öğrenmenin hazzını yaşamış iki ay önce.

Adem Hoca'nın elinde eski bir çanta, içinde 120 yıllık bir elif cüzü. Dersi bu cüzle veriyor. Yeniliklere açık olmadığından değil. Piyasadaki tüm elif cüzlerini incelemiş, hepsinden farklı detayları almış. Yine en çok elindeki cüzden istifade ettiğinin farkına varınca yanından ayırmaz olmuş. Uymaz toplu programların yanı sıra dileyenlere bireysel dersler de veriyor. Adına "Alo Hızır" demeleri de bu sebepten. Kim ararsa hiç vakit kaybetmeden alıyor eline çantasını, gidiyor. Grup derslerinde program belli. Dokuzda başlıyor, akşam namazına yarım saat kala bitiyor. 45 dakika ders, 15 dakika ara şeklinde işliyor program. Ama önemli bir detay var çalışmanın başında. Derse başlamadan önce manevî hazırlık süreci...

Kur'an, insanın içinde, biz şifreleri çözüyoruz

"Kur'an, insanın içinde vardır, biz şifreleri çözüyoruz." diyor Adem Uymaz. Evet, elinde ne sihirli bir değnek var ne de tüm bilgileri anında beyne yükleyen bir kapsül. Yalnızca dersten önce katılanların kendilerini keşfetmesi, Kur'an ile insan arasındaki bağın farkına varması için bir konuşma yapıyor. Bir anlamda manevî bir terapi. İşini o kadar önemsiyor ki her bireye bir psikolog gibi yaklaşıyor. Kur'an öğrenmek isteyenlerin dünyalarını keşfetmeye çalışıyor ve seviyelerine, kavrama güçlerine göre davranıyor. Sonraki süreç normal Kur'an derslerinden farklı değil.

Tabii bu aşamaya gelmesinde 25 yıl imamlık yapmasının ve küçüklüğünden beri Kur'an-ı Kerim öğretmesinin payı büyük. 7 yaşında kendisi öğrenmiş, 10 yaşında da Kur'an kursunda hiç bilmeyen talebelere öğretmeye başlamış.

70 yıl bekledi, 7 saatte öğrendi

Bir günde Kur'an-ı Kerim öğretme fikri Adem Uymaz ile yazar Cemil Tokpınar'ın bir konuşmaları esnasında ortaya çıkmış. Tokpınar'ın tereddütleri olsa da Adem Hoca onu desteklemiş, Şimdi Başakşehir'de talebe göre dersler düzenlendiği gibi, çeşitli vakıfların organize ettiği bir günlük Kur'an öğrenme programlarına da katılıyor. İki ay önce Birlik Vakfı tarafından düzenlenen ilk programa 45 kişi katılmış. 40 kişi on saatlik dersin sonunda Kur'an'ı açıp yavaş yavaş da olsa okuyacak düzeye gelmiş. Çeşitli meslek gruplarından, yaş aralığından insanların bulunduğu ortamda dersin sonunda gözyaşlarını tutamayanlar olmuş. 70 yaşındaki Mesut Bey'in hikâyesini dinliyoruz Adem Hoca'dan. Mesut Bey ile yeni beyin ameliyatı geçirdiği bir dönemde tanışırlar. Yüzü gözü şiş, kafası sargılar içindedir. Kur'an-ı Kerim bilmediğini duyunca öğretmek ister Adem Hoca. Ancak o buna ihtimal vermez "Hocam ben öğrenemem." der. Bu söz Adem Hoca'yı daha da isteklendirir ve aynı gün evine davet eder. Hemen o gün ders başlar. Adem Hoca' "Rabb'im bizi o gün buluşturdu, yarına kalır mı?" diyor. Ertesi gün bir öğleye kadar çalışırlar. Ve Mesut Bey Kur'an okumayı öğrenir.

***

Dede, damat, torun...

50 yaşındaki Ramazan Bağrıyanık, küçüklüğünden beri defalarca denemesine rağmen öğrenememiş Kur'an okumayı. Bu daveti duyduğunda başta inanmamış haliyle. Öyle ya, o kadar kolay olsa yıllardır yapardı. Ama ısrarlar sonucu 31 yaşındaki damadı Selman Güç ve 13 yaşındaki torunu Emir'i de alıp katılmış derse. Dersin sonunda hepsi Kur'an-ı Kerim'den rastgele açılan bir sayfayı okuyacak kadar çözerler Arapçayı. Ramazan bey, torununun kendisinden daha iyi öğrendiğini düşünse de Adem Hoca hepsinden memnun. Ramazan Bey, hislerini şöyle anlatıyor: "Ben samimi olanlara nasip olacağına inanıyorum. İşin esas noktası bu. Hayatımın çok özel bir günü. O gün büyük bir başarı elde ettik. Kur'an ile amel ettikçe daha iyi bir noktaya ulaşıyorsunuz. Etmedikçe sizden uzak duruyor. Kur'an'la tanışmak, Allah'la barışmaya benziyor."

Öğle namazından akşam ezanına

Kur'an öğretmeye ömrünü adayan Adem Hoca'nın başından ilginç olaylar geçmiş. Gittiği bir radyoda editörlerden biriyle yemek yerken yaşadıkları hadiseyi şöyle anlatıyor: "Yemekhanede sohbet ederken radyoya yemek getiren firma çalışanlarından biri geldi. Yanımdaki arkadaş onun yıllardır Kur'an öğrenmeye çalıştığını söyledi. O zaman 'Ben buradayım, kardeş de burada, hemen başlayalım.' dedim. Telefonları kapattık ve öğle namazından akşam namazına kadar sıkı bir çalışma yaptık. Akşam namazına yarım saat kala Kur'an okuyordu."

Zaman
 

İslam Haberleri