Meşhur sûfilerden Malik b. Dinar k.s. bir zamanlar bir ev kiralamıştı. Komşusu bir yahudi idi. Malik b. Dinar’ın evinin kıbleye bakan cephesi o yahudi komşu tarafına denk düşüyordu. Bu yahudi evinin önüne bir tuvalet yapmış, pislikleri Hazret’in duvarının kenarına atarak orayı kirletiyordu. Bir gün Malik b. Dinar k.s. hazretlerinin yanına gelerek:
– Sen bu halden rahatsız olmuyor musun, diye sordu.
– Evet, oluyorum. Ama yıkıyor, temizliyorum.
– Bu sıkıntıya niçin katlanıyorsun ki? Bu düşmanlığa, kine kim için katlanıyorsun?
– Allah Tealâ’nın rızası için. Çünkü o şöyle buyuruyor:
“O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için infak ederler. Öfkelerini de yutarlar ve insanları affederler.” (Âl-i İmran, 134) Bu cevap üzerine yahudi;
– Ne iyi bir din ki, saygın bir kişi benim gibi birinin verdiği eziyete katlanıyor. Asla bağırıp çağırmıyor, sabredip kimseye söylemiyor, dedi ve derhal müslüman oldu.
Kaynak: Feridüddîn Attar, Tezkiretü’l- Evliya