Bir metâ olarak tesettürlü kadın

Nurcan ŞAHİN AKCA

Geçen hafta,  kentli dindar kadına hitap eden, Âlâ adında bir dergi ile karşılaştım. İlk çıktığı zamanlarda Radikal gazetesinin dergi için muhafazakâr kesimin Vogue’u yakıştırması yaptığını öğrendim. Derginin yayın politikası tesettürlü giyinmenin modaya uydurulması ya da modanın tesettüre uydurulması esasına dayanıyor. Yaptığım ufak bir araştırma neticesinde derginin bu yayın politikasının muhafazakâr kesimi ikiye böldüğünü gördüm. Bir kesim "moda israftır, israf haramdır; tesettürün modası olamaz" derken başka bir kesim de "ne var bunda tesettürlü hanımlar da güzel ve şık olmalıdır" savını ortaya koyuyor.

Tesettürün ölçüsü Kuran-ı Kerim’de net bir şekilde ifade edilmiş. Ve benim ilahi ifadelerden anladığım dini kaygı ile kullanılan her türlü örtü ister çarşaf olsun ister pardösü, vücut hatlarını örten bir ceket ya da herhangi bir dış örtü başında başörtüsü de varsa tesettürü bir nebze temin eder. Bir nebze temin eder diyorum çünkü tesettürün beden dili boyutu da vardır. Tesettürlü hanım hal harekât ve davranışlarıyla da görüntüde taşıdığı kimlik ile bütünleşmiş olmalıdır.

Güzel ve şık olmanın modadan geçtiği savında bulunan (açıktan açığa ifade etmeseler de), marka takipçiliğini özendiren ve bunu yaparken de tesettürün sınırlarını zorlayan dergiyi eleştirirken insaflı olmak da gerekir diye düşünüyorum. Kentli muhafazakâr kadın güzel görünmek istiyor. Çünkü o sırf görüntüsü yüzünden okullardan, devlet dairelerinden, kamusal alanlardan, hatta evinden bile kovuldu. Bu kadın iş hayatında kariyer basamaklarını kendisinden tamamen farklı giyinen, makyajlı hemcinsleri gibi kolay tırmanamadı. Girdiği her ortamda rüküş ve bakımsız damgası yedi. Aramızda dolaşan bir hayalet tesettürlü kadını çirkin ilan ediyordu. Nereye giderse gitsin hangi ortamda olursa olsun vebalı muamelesi görüyordu.  Hatta yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşi maddi durumu statüsü ve refah seviyesi azıcık yükselmeye başlayınca onu terk ederek güzel ve şık bir hanımı tercih etti.

Bazı mütedeyyin erkeklerin bile görüntüye aldandıklarına şahit oldum. Güzel bir yaşantının yolu güzel görünmekten geçer aldatmacasına kurban olan tesettürlü kadın da vitrin dünyasında var olmaya çalıştı. Güzellik mitine kurban edildi. Fıtratı ile dünya arasında sıkışıp kaldı. Her şeyden önemlisi tesettürlü kadın bu dünyada asla kazanamayacağı (kimliğini kaybetmediği sürece) bir yarışın içine itildi. Tesettürden vazgeçemezdi, çirkinlikten de kurtulmalıydı.

Bu yarışın diğer tarafında temeli batıya dayanan imal edilmiş, fabrikasyon bir kadınlık var. Batının zihinsel dünyasında var olan defolu birçok imalat gibi çabuk benimsenen ve çok çabuk tüketilen bu kadınlık, tesettürlü kadını ciddi anlamda sarsmaya başladı.  Ambalajı renkli ve süslü bu fabrikasyon kadınların en önemli özellikleri modern olmalarıdır. Modernleşmenin en bariz özelliklerinden birisi bireyselleşmektir. Bireyselleşen kadın özgürdür. İstediği eğitimi dilediği ortamda alır ve istediği gibi de çalışma hayatında var olabilir. İstediği gibi giyinir ve her ortamda söz sahibidir. Modayı takip eder, vaktinin büyük bir bölümünü görünüşüne harcar. Haftada bir kere hatta bazen daha fazla kuaföre gider. Alış verişe çıktığı zaman enerjisine enerji katar. Kiminle evleneceğine, hatta kiminle birlikte olacağına o karar verir. Pahalı hediyeler almak hep onun hakkıdır. Hem kariyer yapar hem de çocuk. Kariyeri ile çocuğu arasında kaldığı zamanlarda da hep erkekler suçludur. Erkek karşısındaki eşitliğini kanın son damlasına kadar savunur ama kendisini zora sokacak durumlarla karşılaşınca da feryat ederek erkeğinin güçsüzlüğünden şikâyet eder.

Erkek egemen söylemlere hep başkaldırır. Kendisine cinsel bir meta olarak bakılmasından nefret eder ama kariyer basamaklarını çıkarken cazibesini kullanmaktan da çekinmez. Aileden uzaklaşır, aile ve çocuk çoğu zaman onun için bir külfettir. Sırf içindeki annelik duygusunu tatmin etmek için çocuk sahibi olabilir ama bunu yaparken de vücudunu bozmamalıdır. İşi taşıyıcı anneliğe kadar götürebilir. Bazen sırf erkeğe ihtiyacı olmadığını ve güçlü olduğunu göstermek için babasız çocuk (batıda bunun için bankalar bile oluşturulmuştur) yapabilir. Dayatılmış bir yaşam tarzını benimsemek zorundadır çünkü kadını sadece görüntüsü üzerinden değerlendiren bir toplumun ürünüdür. Ve bu kadın son derece mutsuz, korumasız ve yalnızdır.

Bir toplumu değiştirmenin, dönüştürmenin en kestirme yolu kadınları dönüştürmektir. 28 Şubat ve arkasından başlatılan psikolojik harekât ne yazık ki nispeten başarılı olmuştur. Başörtüsünden bir türlü kurtulamayan zihniyet, başörtüsünü yozlaştırmaya çalışmıştır. Fıtratı, kimliği ve yaşadığı dünya arasında sıkışıp kalan tesettürlü kadın iç dünyasında büyük çatışmalar yaşasa da ne dünyasından vazgeçebilmiş ne de kimliğinden. Hal böyle olunca ortaya karışık bir durum çıkmıştır. Tesettürlü kadını, farklı dünya görüşüne sahip, dünyevi bir yaşantıyı benimsemiş hemcinsleri ile yarıştırmanın neticesinde giyim sektörü, eşarp sektörü derken moda sektörü canlanmış ve bu kadın,  kapitalizmin bir metaı haline gelmiştir.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.