Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Al-i İmran Sûresi 79-83. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
79-Bir insan için, Allah ona kitab, hikmet ve peygamberlik versin de, sonra (o kimse) insanlara: “Allah’ı bırakıp bana kul olun!” desin, (bu) olur şey değildir; fakat (bir peygamber ancak şöyle der): “(Öğrenip) öğretmekte ve oku(yup, okut)makta olduğunuz Kitab sâyesinde Rabbânî (ilim ve ihlâsla kulluk ederek Rabbe mensûb olan kimse)ler olun!” (*)
80-(Bir peygamber) size, melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz Müslüman kimseler olduktan sonra, (hiç) size küfr(e girmey)i emreder mi?
81-Hem Allah, vaktiyle peygamberlerin: “Size kitab ve hikmetten her ne versem, sonra size berâberinizde olanı tasdîk edici bir peygamber gelse, mutlaka ona îmân edeceksiniz ve mutlaka ona yardım edeceksiniz!” diye sağlam sözlerini aldığında: “İkrâr ettiniz (mi) ve bu ağır ahdimi (üzerinize) aldınız mı?” buyurdu. (Onlar:) “İkrâr ettik!” dediler. (Allah:) “Öyle ise şâhid olun, ben de sizinle berâber şâhidlerdenim!” buyurdu.
82-Artık kim bundan sonra yüz çevirirse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.
83-O hâlde Allah’ın dîninden başkasını mı arıyorlar? Hâlbuki göklerde ve yerde kim varsa, isteyerek veya istemeyerek O’na teslîm olmuştur ve ancak O’na döndürüleceklerdir.
(*) Yahudi ve hristiyanların kâfir reislerinden bazıları: “Yâ Muhammed! Diler misin ki sana ibâdet edelim?” dediler. Resûlullah Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm): “Allah’dan başkalarına ibâdetle emretmekten Allah’a sığınırım! Benim insanlara gönderilmem, ancak ve ancak bir olan Allah’a ibâdet içindir” buyurdular ve bu âyet-i kerîme nâzil oldu. (İbn-i Kesîr, c. 1, 295)