Bir sempozyum köklü değişikliklere sebep olur mu?

Sabri ALTUN

1940’lı yıllardır.
Ülkeyi korkunç bir manevi karanlık sarmıştır.
Allah adını imaen bile söylemek yasaktır.
Minarelerde ise “tangur tungur” sesler yükselmektedir.
Camilerde bid’alar kol gezmekte, Kur’an rafa kaldırılmıştır.
Hatta Anadolu’nun derinliklerinde jandarma korkusuyla Kur’an bir muşambaya sarılıp “taka” denilen evin iç kerpiç duvarından yapılmış dolaplarında üstü çamurla sıvanmış bir şekilde saklanmaktadır.
Maneviyat çamurla sıvanınca yetişen yeni nesil, farklı ilahlara doğru yönelmektedir.
Resmi bayramlarda insanlar frakında olmadan şirk kokan bir hayatın nutuklarıyla yaşamakta semaya kapkara bir bulut gibi dinsizlik yükselmekte arşı ala hiddete gelmektedir.

***

Ve işte bu hengâmede az da olsa ülkede yaşayan ehli keşif bir ışık görmüşlerdir.
Yaklaşan bir Ramazan ayında bir fereç, bir fütuhat beklemektedirler.
Müjdeli bir fısıltıyla etraflarına yaymışlardır.
Ve Ramazan ayı büyük bir ümitle beklenmeye başlanır.
Derken Ramazan ayı gelir.
Belki bir iki gök gürlemesi olur, fakat ardından beklenen rahmet inmez.
Bu sükut-u hayal ister istemez asrın sahibine sual olarak sorulur.
Ve bu sualde asrın reçetesine (Risale-i Nur) dahil edilir.
Sual şöyledir:
“Geçen Ramazan'da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde, zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar?” (Lemalar:154)

Cevap sünuhat kabilindedir…
“Hadis-i şerifte vârit olmuştur ki, "Bazen belâ nâzil oluyor; gelirken karşısına sadaka çıkar, geri çevirir."
Şu hadisin sırrı gösteriyor ki, mukadderat, bazı şerâitle vukua gelirken geri kalır. Demek, ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şerâitle mukayyet bulunduğunu ve o şerâitin vuku bulmamasıyla o hadise de vukua gelmiyor. Fakat o hadise, ecel-i muallâk gibi, Levh-i Ezelînin bir nevi defteri hükmünde olan Levh-i Mahv-İspatta mukadder olarak yazılmıştır. Gayet nadir olarak Levh-i Ezelîye kadar keşif çıkar. Ekseri oraya çıkamıyor.”

***

İşte bu sırra binaen, ehli keşif doğru görmüşler. Lakin gerekli şartlar oluşmadığı için muallakta kalan futuhat geri gitmiştir.
Onun gelmesi için gerekli şartların oluşması lazımdır.
En başta bidaların ortada kalkması lazım.
İnançların berraklaşması gerekli…
İtikatların sağlamlaşması lazım.
Zira futuhat ve rahmet çoğunlukla ehil olan toplumlara iner.
Hakikat ise hakperestlerin elinde kemale erer lezzetini alır.
Öyle ise bir sempozyumun köklü değişikliklere katkısı ne olabilir ki diye küçümsememek gerekir.
Bir sempozyum olur, konuşulmayan fakat konuşulması gereken şeyler konuşulur.
Asırlık tabular yıkılır.
Zihinler berraklaşır, kavramlar hak ettiği şekilde tekrar tanımlanır.
Toplumsal barışa zemin hazırlanır.
Ve her şeyden önemlisi maneviyat aleminde hoşnutluklar baş gösterir.
Çünkü itikadımızca biliyoruz ki insan sadece cesetten ibaret değildir.
İnsanın kalbi ruhu ve manevi bir sürü cihazatı vardır.
Bu cihazatların alakadar olduğu ve beslendiği âlemler vardır.
En başta melekût âlemi her zaman maddi âlemi temaşa etmektedir.
Melekler ve ruhaniyat her daim kâinatın kalbi olan arzı seyretmekte her olayı izlemektedirler.
Dolayısıyla o alemlerin teveccühünü ve alkışını ve duasını almamız için itikadi hatalarımızdan arınmamız gereklidir.

***

Belki yüzyıldır mukkaderat hep geri kalmıştır.
Bazı şartlar oluşmadığı için muallakta kalmış levh-i ezeliye keşfi çıkmamıştır.
İşte bu tür toplantılar o şartlara zemin hazırlar.
Belki rahmeti çağırır, futuhatı hızlandırır.
Bir nevi keşif kolu olur.
Zaten hakikat hak ettiği şekliyle anıldıkça zemin bulur ve kalıcı olur.
Şu unutulmamalı ki:Altın çöplüğün üzerinde sergilenmez.
Eh son günlerde bu kadar çöplük (28 Şubat) temizlenmeye başlandığına göre fütuhatın hızlandığını da söyleyebiliriz.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.