Mustafa Öztürk memleketi Giresun'da çektiği kısa bir video ile Hamdi Tayfur'a cevap vermiş. Hamdi Tayfur da buna mukabil bir cevap yazmış. Tarafsız olmak icap ederse bu tartışmada Hamdi Tayfur'un haklı olduğunu söylemek gerekir. Bugüne kadar Hamdi Tayfur'un Mustafa Öztürk'ü eleştirdiğine şahit olmadım. Aksine bütün platformlarda her vesile ile destekledi, ona yöneltilen eleştirilere cevap verdi. Hamdi Tayfur'un Öztürk'ü sinirlendiren o paylaşımı şöyle:
"Mustafa Hoca herhangi bir kurumsal dine mensubiyetinin kalmadığını söylüyor. Unutmayalım İslam kurumsal bir dindir. Kendi durumunu haniflik hareketine benzetiyor. Haniflerden bazıları Hz. Muhammed'in peygamberlik dönemine erişmişti. Ona tabi olan hanifler de, onun peygamberliğini onaylamayıp tabi olmayan hanifler de mevcuttur. Mustafa Hoca fideistim diyor. Fideizm bana göre utangaç deizmdir. Tıpkı agnostizmin utangaç ateizm olması gibi. Bu arada kurancılar utangaç tarihselci, tarihselciler de utangaç fideisttir. Herkes çok utangaç yani."
Öztürk'ün bu sözlere kızmasına, sinirlenmesine bir anlam veremedim açıkçası. Fideist birinin "fideizm utangaç deizmdir" sözünden alınması anlamsızdır çünkü. Şahsen Mustafa Öztürk'ten çok istifade ettim ve nazarımda ülkedeki en iyi ve en tesirli ilahiyatçı Öztürk. Ama aynı zamanda İslam ve Kur'an ile ilgili ilk derin şüpheler Mustafa Öztürk okuduktan sonra oluşmaya başladı bende. Ondan önce Turan Dursun okumuştum ama o kadar etkilenmemiştim. Benim durumumda daha birçok kişi vardır, bundan eminim. Bunları "Korona Günlükleri" isimli kitabımda uzun uzun yazdım.
Mustafa Öztürk şu açık gerçeği kabul etmemekte, daha doğrusu görmezlikten gelmekte ısrar ediyor ama boşuna. O gerçek şu: Çok Müslüman insan deizm, panteizm, ateizm gibi mecralara veya maceralara Mustafa Öztürk okuduktan ve dinledikten sonra kaydı. Zira bu ülkede dinin son sığınağı olan tarihselciliği en güzel, en etkili ve en aktüel şekilde anlatan oydu. Ve daima dediğim gibi tarihselciliğin bir adım ötesi deizm iki adım ötesi ateizmdir.