Mardin/Bilge Köyü'nde işlenen katliam, hepimizi derinden üzdü, sarstı, kahretti. Kırk dört masum insanın, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden acımasızca öldürülmesi, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin, vicdan sahibi herkesi, katiller dışında bütün vatandaşlarımızı yasa boğdu, ağlattı. Kara ve karanlık emeller uğruna bir kez daha saf ve duru ömürler üzerine kan düştü, kin düştü, nefret ve düşmanlık düştü. Hayat kirlendi. İntikam hırsı bilendi.
Kimi çocuklar annesizdi, babasızdı artık. Yani öksüzdü yetimdi. Kimi anneler, babalar da fersizdi, bitikti. Yani çocukları yitikti. Kardeşlerini kaybedenler vardı aralarında. Dayılarını, amcalarını, halalarını, teyzelerini, dedelerini,ninelerini kaybedenler vardı. Kimileri bazısını, kimileri hepsini kaybetmişti...
Ve sevgililer vardı bir de, birbirlerini kaybetmiş olan. Ve sevgililer vardı bir de, öteye birlikte uğurlanan, düğünleri cennete kalan...
Ne ki mukabil çare ancak sabırdadır. Sabır nurdur, aklı, kalbi, ruhu aydınlatır. İnsanı kararlarında isabetli; eylemlerinde, davranışlarında dengeli kılar. Acele denilen cazibeli yanlışlardan, pişmanlıkla sonuçlanacak kör güdümlü fevri başlangıçlardan insanı korur. Sabrın açamayacağı kapı; sabrın aşamayacağı engel, engebe, mani; sabrın aşındıra aşındıra bitirip tüketemeyeceği ıstırap, keder, dert yoktur. Elbet zordur. Diken yutmak, kandan, irinden deryaları geçmek kadar zordur. Fakat netice muştulu sonuçtur. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir, çünkü Allah sabredenleri sevmektedir, çünkü Allah sabredenlerin dostudur..
Teselliyi intikamda değil imanda aramaktır bir de mukabil çare. Mutlak adalet sahibi olan Allah'a imanda, mutlak adaletin tecelli edeceği ahrete imanda aranmalıdır teselli. Zerrece hayrın, zerrece şerrin asla karşılıksız kalmayacağı, her amelin en hassas mizanda tartılarak gerekli işleme tabi tutulacağı belirli bir günün geleceğine, o gün bütün hesapların noksansız ve iltimassız görüleceğine olan imandaki teselli teskin etmelidir feveranlarını mazlumun, bu imandaki sekine yoldaş olmalıdır içinde kopan fırtınalara mağdurun daima. Haksız yere canına kastedilenlerin şimdi birer cennet sakini olduğu gerçeği, ölenlerin kısa ve dağdağalı bir dünya hayatını kaybetmelerine, sevdiklerinden, annesinden, babasından, evladından, yakınlarından kısa süreliğine ayrı kalmalarına bedel, ebedi bir alemde, ebedi bir saadet ve mutluluk içinde ve bütün sevdikleriyle, yakınlarıyla ebedi beraber olacakları hakikati düşüncelerindeki iğbirarı, kini, nefreti yıkamalı ki, sükunet bulsun hislerinde kaynayan magmalar onların. Her cürümde, nispeten var olan taktir payını kabul devreye girsin ki, af erdemine yaklaşılabilsinler bu hengameli hallerinde bile.
Yoksa, (Allah korusun) geçici olarak nefislerini rahatlatmak uğruna, intikamda teselli arasalar ve de fırsat da bulsalar bütün bütün kaybederler; birkaç dakikalık intikam hazzından sonra, ruhlarını, kalplerini, akıllarını, vicdanlarını elim azapların eline teslim ederler; düşmanıyla aynı derekeyi, aynı düşük durumu paylaşır, hem dünyası, hem de ahreti harap birer müflis olurlar.
Diğerlerine de bir çift sözüm var: Hiçbirinizi bilmiyor, tanımıyorum. Fakat bütün insanları öldürmüş gibi büyük bir cürüm işleseniz de insansınız. Ölüm gelinceye kadar tövbe kapısı da açıktır. Bu son fırsatı değerlendirin. Adalet önünde sadece doğruları söyleyerek, alacağınız cezalarla hiç olmazsa vebalinizi kısmen hafifletin. Sonra haklarını çiğnediğiniz insanların hepsiyle teker teker helalleşerek sulh çizgisine gelin. Hiç olmazsa böylece ahretinize ait bir umut aralayın. İnat ile, zulümde ısrar ile dünya ve ahretini birden kaybeden bedbahtlardan olmayın...
Bugün