Dünyanın musibet saatleri uzundur; çünkü neticeleri, uzun zaman karşılıklarını verebilir.
Böylece, acziyeti gösteren, ‘yok’luğa yakın olan günler en uzun günlerdir.
Varlığın özüne yakınlaştıkça, ki varlık buradaki yokluktadır, zaman da çoğalacaktır.
Bunun bir marifete dönüşmesi ile zamanın genişlemesi (bast-ı zaman) tekrarlanabilir bir yeteneği ortaya çıkaracaktır.
Bu yetenek tayy-i zaman ile bir üst harekete dönüşebilmeyi de sağlayacaktır.
...
Eğlence saatleri ise kısadır; çünkü geçicidir, tükenerek geçer, olduğu kadardır.
...
Dünya, yuvarlağında iki zıddı iç içe taşıyan bir meyvedir; zevk ve acı...
Bazı kabuğu zevk olanın meyvesi acıdır, örneğin ‘zehirli bal’ gibidir, ya da ‘bir tane üzüm tanesi verip yüz tokat atar’ şekildedir.
Bazısı ise kabuğu acımsı olup meyvesi tükenmez bir tattadır.
Şükür ve sabır ile damakta bitmeyecek bir lezzet bırakır.
...
Bir insan için en büyük sabır saatleri, ibadet saatleridir.
Bu nedenle, kulun dünyadaki en uzun zamanları ‘İlahî huzur’ zamanlarıdır.
Bir büyük meleğin ‘kırk bin senelik’ bir ibadeti, bir kulun cüzi ihtiyarı ile kıldığı bir saatlik namazından daha kısadır.
Hatta neticesi itibariyle, bir ibadet dakikası, sonsuz bir karşılığı dolduracak kadar uzundur.
...
Dünyadaki en kısa yıllar geçmiş yıllardır. Bir ‘an’ kadardır.
“Bin yıllık mesudane hayat, ancak sonu yokluk olan bir ömür” bir ‘an-ı seyyale’den başka bir şey değildir.
Bu nedenle, insanın evrensel akla açılan penceresi olan ‘vicdan’ın hesabına göre, cehennem de olsa sonsuz yaşam en ‘akıllıca’ olanıdır.
...
Geçmiş zamana dönüşmeyen hayat sonsuz hayattır. İşte, ahiret zamanları böyle bir sonsuzluğu taşıyacaktır.
...
Katıksız zevk olan Cennet saatleri uzundur.
Bir cennet saati, yüz yıl zevk içindeki dünya zamanını karşılıkta geçebilir.
...
Ve nihayet... En büyük zevk olan Rabbi (cc) seyretmek en uzun zamandır.
Bir saati yüz cennet yılına karşılık gelir.