Bediüzzaman Mardin’den Bitlis’e sürgün edilir. Bir ata bindirilir, ayakları atın karnına bağlanır, yolda namaz için izin ister, ayaklarını açmayınca kendi ayaklarını açar ve attan iner, namazını kılar, getirip Bitlis valiliğine teslim ederler.
Bitlis’te iken bir kısım memurların içki içtiği söylenir. Bediüzzaman “Madem ki buraya sürgün geldim. Bitlis gibi dindar bir memlekette memurların irtikap ettiği bu fiili kabul edemem” der. Yanına bir rövelver ve hançer alır, işret meclisine gider. Evvela içki hakkında bir Hadis-i Şerif okuduktan sonra pek ağır sözlerle meclistekilere hitab eder. Yaver, “Yahu yaptığının farkında mısın, söylediğin sözler idamı muciptir” der. Bediüzzaman, “idam aklıma gelmemişti. Mamafih bir münkeri kaldırmak yolunda ölürsem mühim değildir” der.
Bitlis valisi Ömer Paşa yüksek bir ilim ve fazilet sahibidir, onu ısrarla evine götürmek ister, Bediüzzaman kabul eder, ona bir oda tahsis edilir. Çeşitli ilimlere dair kitapları mütalaa eder ve ezberler. Valinin hanımı vefat etmiştir, altı kızı vardır. Bunlardan biri odasına girmek isteyince şiddetle bağırır ve kapıyı kapatır. Vali akşam eve döndüğünde kızı babasına “bu odada bıraktığınız insan delidir, bizi azarlıyor, odaya bırakmıyor” der. Üstad’ın odasına girer, “herkesin bir Üstadı var, benim de Üstadım ve hocam sensin” diye elini öper. Ona iltifat ve ikramlarda bulunur. Üç büyük kızın bulunduğu evde iki yıl bulunmasına rağmen onları birbirinden ayıramaz. Bediüzzaman ilmin izzetini korumak için onlara bakmaz. Yıllar sonra valinin kızlarının sağ olduğunu düşünerek onları buldurup dualarını ve selamlarını iletmek ister.
Bitlis ve Van Bediüzzaman’ın ilmi gelişmesinde önemli şehirlerdir. Bitlis Türkiye’nin Osmanlıdan beri maneviyat menbaıdır, kaynağıdır. Necip Fazıl’ın şeyhi, Nakşibendi Meşayihinden Küfrevi Hazretleri Bitlislidir. Bediüzzaman da o şehirdendir. Bediüzzaman o şehirde iken paşanın konağında kaldığı sırada da başka zamanlarda da her türlü fenne ait meseleleri tedkik eder.Bilhassa İslamiyet hakkında müsteşriklerin zihinlerde şüphe uyandıran iddialarını reddetmek niyetiyle Metali ve Mevakıf gibi kelam ilmine dair eserlerle, sarf, nahiv ve mantık gibi alet ilimlerine ve tefsir, hadis, fıkıh gibi öğrenilmesi asıl gaye olan İslami ilimlere dair seksen kadar kitabı iki sene zarfında ezberler. Bunları hergün ezberden tekrar etmek suretiyle üç ayda bir devreder. Hanifi Mezhebine ait Mirkat isimli kitabı haşiye ve şerh olmaksızın okuyup anlamaya ve sonra da ezberine almaya başlar.
Bir gün Van Valisi Tahir Paşa’nın konağına gelen babasını Tahir Paşa’nın yanındaki sedire oturtur. Belinde hançer ve tabanca, göğsünde fişeklik ile tam bir erkan-ı harp kıyafetinde olan Bediüzzaman’a dostlarından Malazgirtli Acem Ağa “Seyda siz bu kadar yüksek ilim sahibi olduğunuz halde niçin ilminize mütenasip bir kıyafete girmiyorsunuz” der. Bediüzzaman da “Acem Ağa sen ne söylüyorsun, Bitlis Valisi Ömer Paşa bu kıyafeti terk etmem için bana köşkünü, bin altın para ve kızını vermek istedi. Ben yine bu keyfimi onlara değiştirmedim” diye cevap verir.
BİTLİS VALİLİĞİ, TAHİR PAŞA
Tahir Paşa Van ve Bitlis valiliği yapmıştır, kayıtlarda Van-Bitlis valisi diye birleştirilmiş bir kelime vardır. Belki bir ara iki vilayete birden baktığından böyle bir durum söz konusu olabilir. Bediüzzaman’ı padişaha takdim ettiği yazısında imzası Bitlis valisi olarak geçmektedir. Burada Bitlis valisi Ömer Paşa ile onu farklı zamanlarda olsa da Bitlis valisi olarak aldık. Her iki şahıs da Bediüzzaman’ın hayatında önemli rolleri olmuş kişilerdir. Tahir Paşa, Bediüzzaman’ın ilmini, fazlını ve dehasını ilk önce tesbit ve teşhis eden devlet ricalinden biridir. Bediüzzaman onun konağında uzun zaman kalmıştır, Tahir paşa kendisini çok sever ve sayar. Van Valisi iken Bediüzzaman’ın İngiliz sömürge bakanının sözünden etkilenmesi yine bir vilayet mekanında olmuştur. Başvekalet arşivinde Sultan Hamit’e hitaben yazılmış bir mektup vardır. Bu mektubu Tahir paşa padişaha hitaben yazmış Bediüzzaman’ın bölgede harika zekası ile meşhur olduğunu muhitinde ilimce umumun mercii olduğunu ve kıyafetini kendini talebeden saydığı için değiştirmediğini beyan eder. Tahir Paşa bu mektupla Bediüzzaman’ı padişaha takdim etmiştir.