Nurşin 1987’de yapılan değişiklikle Güroymak ismini almış. Ancak yöre halkı bu ismi benimsememiş. Güroymak ismi sadece resmiyette kullanılıyor. Bölgede buna benzer ismi değiştirilen birçok köy ve ilçe var. Hepsi de eski isimlerine kavuşmayı bekliyor. İlçe içindeki tabelalarda hep Nurşin adı öne çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Bitlis’e yaptığı ziyaret sırasında Türkiye’nin gündemine oturan Nurşin (Norşin) yeni adıyla Güroymak ilçesinin köklü bir tarihi ve ilginç bir yapısı var. Demokratik açılımın Türkiye’nin gündeminde olduğu bir dönemde Güroymak yerine Nurşin isminin Abdullah Gül tarafından zikredilmesi, bazı kesimlerde rahatsızlık uyandırırken, bazı kesimleri de sevindirdi.
Değiştirilen isimlerin geri verilmesiyle tarihi bir yanlıştan dönüleceği aşikârdır. Rahatsız olanların sıkıntısı buradan kaynaklanıyor.
Üstad Said Nursi Hazretleri, biraderi Molla Abdullah ile beraber Nurşin köyüne geliyorlar. Burada bir müddet kaldıktan sonra, yaz olması dolayisiyle, ahali ve talebelerle birlikte Seyhan yaylasına geçiyorlar. Kaldığı medrese halen mevcudiyetini koruyor.
Güneşli bir Bitlis sabahında yine aziz dostum ve aslen Nurşinli ilahiyatçı eğitimci Sani Hocamla birlikte Nurşin’in yolunu tuttuk. Girdiğimiz mahalle gerçekten bir Nur Mahallesi idi. Her taraf medrese ve hepsinde de bizi içten ve candan karşılayan insanlar, sevgi ve saygılarını eksik etmediler, bağırlarına bastılar, ikramda bulundular. Üstadımızın hatırına, onun manevi hatıralarını ziyarete gittiğimiz bu mübarek beldenin insanları da bizi Aziz Üstadın misafirleri olarak kabul ediyor ve öyle davranmak nezaketini gösteriyorlardı.
Norşin’de, ilk olarak, Kur’an kursu öğretmeni Abdülkerim Efendi’yi ziyaret ettik. Abdülkerim Hoca, bu medreselerde aynı zamanda, Kur’an, hadis, fıkıh ve kelâm ilmi öğretiyor.
İlmi ile amil, mesleğinin erbabı, makamının ağırlığını taşıyan bir müderris. Arapça ve eğitimine son derece vukufiyeti var. Hayli tecrübeli, birikim sahibi aydın bir şahsiyet.
Sohbetimiz süresince Hoca Efendi tevazu gösterdi, öğrencileri ile yaptığı bir dersi dinledik. Öğrencilerin yaşadığı öğrenme zevkine ortak olduk. Üstad Hazretlerinin, din eğitimi ile fen eğitiminin birlikte verildiği Metreset-üz Zehra düşüncesini, bana bir kere daha düşündürttü. Ne kadar haklıydı.
Abdülkerim Hoca bizi öğle yemeğinde ağırladı. O gün ziyaretine 7-8 kişi gelmişti. Hepsi de alim insanlardı. Yemekten sonra, dost meclisi kuruldu. Mektubat’tan bir ders yapıldı. Kendimi Üstadın meclisinde hissettim. Bu ehil insanları dinleyince, inanılmaz haz alıyorsunuz. Burada bulunan bütün şahıslar, Risale-i Nurdan feyz almışlar ve hepsi de nurlara hakimler.
Daha sonra, Şeyh Nurettin Efendi’yi ziyaret ettiğimizde, tam bir Osmanlı Müderrisi ile karşı karsıya geldik. Oturuşunda, kalkışında, konuşmasında, tavrında tarih kokuyordu. Üstad Said Nursi’nin kaldığı medresenin önünde uzunca sohbet ettik ve öğle namazında bize imamlık yaptı. Ardından diğer medreselere ziyarette bulunduk. Üstadımızla ilgili hoş sohbetlerde bulunduk. O kadar içten davrandılar ki bizi yatılı misafir bile etmek istediler.
Nurşin’deki bu medreselerden çok sayıda din bilgini ve alim yetişmiş. Bunların arasında en fazla bilinen Bediüzzaman Said Nursi’dir. Üstadın bu bölgede haklı olarak büyük itibarı var. Esnafından, memuruna, köylüsünden şehirlisine herkes onu tanıyor ve saygı gösteriyor.
Bu güzel diyarları ziyaretle insan adeta kendini yeniliyor. Ziyaretlerin tadına doyamıyor.