Bilimler Işığında Peygamberlik Müessesesi-5
İnsan, bir canlı türünün bireyi olarak ekolojik düzende hayatını devam ettiriyor. Her bir canlı türünün kendi içinden bir kılavuzu var. O canlı türünün yaratılış gayelerinin gerçekleşmesine vesile olan bir lideri var. Onları sevk ve idare edecek bir reisleri var. Cumhuriyetçi yapıda olan arılardaki kraliçe arı, karıncalardaki karınca beyi gibi… Bu kılavuz ve rehberlerle Allah canlılar dünyasında düzeni ve bütünlüğü sağlıyor. Bu, Allah’ın bir hâkimiyet kanunudur. Her türde, grup bazında da olsa, bunu mutlaka yapıyor. Bu kanun elbette ve elbette şuur ve akıl sahibi olan insan türünde de geçerli olacak, hükmünü icra edecektir. Peygamberler insanlığın muhtaç olduğu o kemalat rehberleri ve hakikat liderleridirler.
İnsan diğer canlı türlerinden yüzlerce yönden ayrılır. Çünkü insan maddi-manevi yönleri olan, kendinin ve her şeyin farkında ve şuurunda olan bir canlı türüdür. Bundan dolayı insanlığa rehber olacak kişilerin insanlığı hakka, hakikate, adalete, dürüstlüğe, dengeye, düzene, bilgi ve anlayışa, ahlak ve kutsallığa çağırması zaruridir. Tâ ki hem güven verici, inandırıcı ve ikna edici olabilsinler, hem insan türünü ekolojik düzene ve kâinata ayak uydurtup başarılı kılabilsinler. Aksi halde yalan söyleyen bir kişi, çevresine güven veremez. Câhil bir kişi, halkı ikna edip aydınlatamaz. Dengesiz bir kişi, kendisi zulmeder ve zulümleri de engelleyemez. Düzensiz bir kişi, sonuç alamaz ve var olan düzenle çatışır. Ahlaksız bir kişi, menfaatçi olur; o vakit sıradan insanlardan bir farkı kalamaz. Kur’ana baktığımızda bütün peygamberlerde, bahsedilen bu yüce sıfatları ve daha fazlasını görürüz.[1]
Evet insan midesinin açlığını görüp ölümsüzlük duasını sayısız yiyeceklerle sürekli kabul eden bir kudret ve rahmet kâinatta ve yeryüzünde gözle görünüyor. Bu muazzam kudret ve kuşatıcı merhametin insanı insan yapan akıl ve kalbin hakikat duasını reddetmesi ve dikkate almaması asla mümkün değildir. Hem insanın bozulan vücud dengesi için sayısız ilaçları yeryüzünde yaratan İlahî hikmet ve şefkat bütün gözlere görünüyor. Bu gerçekçi hikmetin ve ilgi dolu şefkatin insanlığın hastalanan ruhuna ve sosyal hayatına karşı lakayd kalması asla ve kat’a mümkün değildir. Hem yeryüzünde her şeyi güzelleştiren ve kemale erdiren bir terbiye fiili görünüyor. Cansızları bile terbiye eden bu kusursuz icraatın insanlar gibi şuurlu canlıları güzelleştirmemesi ve kemale erdirmemesi kat’iyyen mümkün değildir. Çünkü canlılık ve şuur kâinatta merkez değerdir. Bu ve benzeri sayısız noktalardan peygamberlik, İlâhî kudret ve rahmetin, hikmet ve şefkatin, inayet ve terbiyenin zorunlu neticesidir. Bu hakikatlerden dolayı Peygamberlik insan türü için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Ve insanlığın ruhuna ruh katan bir iksirdir.
Bu cihetlerden bakıldığında;
- İnsanlığın ruhundaki sonsuz potansiyelleri aktive edecek ve aktivasyon yollarını öğretecek ve gösterecek,
- Açılan potansiyelleri terbiye edip ekolojik hayata adapte edecek,
- İnsanların oluşturacağı aile, kabile, toplum ve ümmet gibi kümülatif yapıların ekolojik dünya ve kâinatla adaptasyonunu sağlayacak,
- İnsanların ruhanî yücelişi ve cismanî yükselişi için gerekli ilmî ve hikmetî ve irfanî temelleri atacak,
- İnsanların fıtraten serbest bırakılmış ve zarar vermeye açık aklî-gadabî-şehevî kuvvetlerini ikna metoduyla itidale getirerek onlara “hayır” üzere bir akış kazandıracak,
- Geçmiş zamandan gelenek ve görenek yoluyla tevarüs eden toplum için biyolojik tehlikeleri bulunan zina, eşcinsellik, içki gibi kötü gelenek, alışkanlık ve davranışlardan nefret ettirerek onlardan insanlığı temizleyecek,
- İnsanlığın gelecek zamanını garanti altına alacak şekilde müesseseleşen bir eğitim, terbiye ve ahlak mekanizması kurup sosyal hayatı yazılı kanunlarla düzen altına alacak,
- Kendinden sonraki dönem insanlarının sağlıklı düşünce, dengeli duygu ve fiziksel yaşantısını temin etmek için kalifiye kişiler yetiştirecek,
- Sağlıklı beslenme, dengeli uyku, temiz ve verimli cinsellik gibi kişisel yaşantısı ile bütün insanlığa model olacak,
- Tefekkür eden aklı, tezekkür eden kalbi ve teşekkür eden nefsi ile manevi hayat kalitesini gittikçe yükselten ve iradesini güçlendiren bir ideal insan seviyesini öğretip fiilen gösterecek,
- Bilgeliğin ihtişamını, bilginin yüceliğini, şuurun kıymetini, aklın sonsuz önemini, kalbin mutlak duygularını, ruhun ebedî özelliklerini keşfedip kendi mutedil hayatında sergileyecek,
- Hayatın sırrı olan bilgi-işlem yönünü fiziksel cepheden alıp bâki ve külli metafizik hakikatlere de yayarak canlılık seviyesini kişisel ve sosyal manada küllileşitirecek,
- İnsan nefsinin firavunluk ve anarşistliğini, insan benliğin nemrudluk ve tehlikeli yapısını öğretip onların ıslah yollarını anlatıp gösterecek,
- Kutsallık algısıyla bencillik ve materyalizmi, nuraniyet algısıyla egosantriklik ve tabiatperestliği aşarak “kâmil ve evrensel insan” olma sırlarını öğretip gösterecek,
- “Allah ile insan”, “insan ile insan”, “insan ile kâinat” ilişkilerini hak ve hakikat çerçevesinde düzenleyecek,
- Kişisel hayatı bir mutluluk sarayı, sosyal hayatı bir Yeryüzü Cenneti ve Aden Bahçesi haline getirecek,
- İnsanlık dünyasının genelindeki zulümleri ve ahlaksızlığı önce ikna metodu ile, olmazsa ikaz metodu ve dışlama ile, sonra maddi ve manevi setler inşa ederek, eğer zulüm saldırganlaşırsa maddi-manevi savaşlarla durdurup ortadan kaldıracak,
- Hak ve fazilet esaslarının yerleşmesi için uluslararası organizasyonlar ve anlaşmalar düzenleyecek, bu tarz teşebbüslere destek verecek ve sulh-u umumiyi tesis edecek…
Bunlar ve benzeri binlerce vazife ve ihtiyacı merhamet ve şefkat, hikmet ve adalet, ilim-irade ve kudretiyle yapacak bir peygamberin gelmesi, insan türünün varlığı kadar kesin, varlığının gayesi kadar elzem, insanlarda akıl ve kalbin bulunması kadar âşikârdır.
Bu manada biyoloji bilimi çerçevesinden bakıldığında peygamberler hem bir mucize fıtrat ve hem insanlık için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olarak kendilerini gösteriyorlar.
[1] Mesela Meryem, Sad ve Saffat sûrelerine bakılabilir.