"Bizden adam olmaz" İslam dünyasının ortak hastalığıdır

Yaşar SÜNGÜ

Coca Cola Şerbet Ürünü ile ilgili yazıma gelen bir okuyucu yorumunu, İslam dünyasının 6 temel hastalığından biri olan ve her türlü ilerlemeye ve gelişmeye set çeken yeis yani ümitsizlik hastalığına güzel bir örnek olduğu için kısaltarak paylaşmak istiyorum;

"Ola ki Anadolu'dan bir firma hatta güçlü bir firma şerbet portakal suyu üretmiş olsa yaşayacaklarınızı bilmenizi istedim;

-İlk önce yerel marketlerin satın alma yöneticileri tarafından hakir görülürsünüz. Ürününüzü almazlar, hasbelkader almayı düşünenler de ilk anlaşma olarak ne kadar bedelsiz ürün vereceğinizi sorarlar, dolayısıyla siz daha doğmadan ölmeye mahkum kalırsınız. Her görüşmenizde iki yabancı gazlı içecek firması size örnek verilir.

Bunlar market ayağı.

-Bir de tüketici ayağı var ki evlere şenlik. Toplumun çok az duruşu olan % 0,5 ( oranda bile cömert davrandım) hariç kimseye ürününüzü beğendiremezsiniz.

Pardesüsü zemine sıfır ablalarım hâlâ yabancı markaları sepete doldurup devam ederler.

Dolayısıyla "durum hem vahim hem de ümitsiz"

Saygılarımla".

***

Hem coğrafya, hem nüfus hem insan gücü hem de inanç olarak Hristiyan dünyasından çok üstün olan İslam dünyası, yaklaşık yüzyıldır 3-5 tane Avrupa ülkesi tarafından sömürülüyorsa bunun sebeplerini içimizde aramak lazım.

***

Avrupa, kendi yürüyüşünü unutan, başkasının yürüyüşünü de beceremeyen bir İslam dünyasını, başlarına koyduğu kukla diktatörlerle yüzyıldır yönetti ve sömürdü.

Ancak artık yolun sonuna geldi.

Halklar, diktatörleri tek tek devirmeye başladı.

Yıllardır diktatörlerin yanında yer alan Avrupalı sömürge zihniyetinin temsilcilerinin bugün, Ortadoğu halklarının yanında yer almak istemelerinin tek sebebi sömürgelerini devam ettirme kaygısı.

Bunu da herkes çok iyi biliyor.

***

Ortadoğu'da bu yıl başlayan "Arap baharı", bizde 10 yıl önce siyaset, ekonomi ve sosyal hayatta dibe vurduktan sonra başladı.

2001, 3 partinin iktidarında yaşanan siyasal ahlaksızlıklar, batan bankalar ve yaşanan ekonomik kriz, Türkiye'nin dibe vurduğu bir yıldı.

10 yıl önce başlayan Türk Baharı'nda birçok ezberler bozuldu, siyasette eski zihniyetin temsilcileri çöpe atıldı.

Askeriyede, yargıda, üniversitelerde ve bürokraside yaşanan zihinsel değişimleri hep beraber gördük halen de görüyoruz.

Ergenekon, Balyoz, Şike gibi büyük çaplı operasyonların olması Türkiye'nin hızla değiştiğinin ve temizlendiğinin en büyük işaretleri.

Vurgulamak istediğim şey, kendini dokunulmaz zannederek hukukun üstünde görenlerin döneminin bittiğini göstermek.

Yoksa bu operasyonlarda yapılan haksızlıklar ve yanlışlıkları onayladığımız ya da üstünü örttüğümüz düşünülmesin.

***

Son 10 yılda en bariz değişimler ekonomide yaşandı.

2001 ekonomik krizinde Avrupa'nın devleri Türk şirketlerini ucuza satın alıyordu, bugün biz aynı şeyi yapıyoruz.

10 yıl önce yabancılarla ortak çalışan 50 tane aile şirketi vardı.

Bugün yüzde yüz yerli sermayeli 500 tane aile şirketi var.

10 yıl önce kendi ilinden çıkmayan Anadolu şirketleri vardı.

Bugün Afrika'nın en ücra köşesinden, Amerika'ya oradan da Orta Asya'nın en ucu olan Sibirya'ya kadar giden Türk sermayesi ve Türk işçisi var.

10 yıl önce şirketleri hacı babalar yönetiyordu.

Bugün onların Oxford mezunu torunları yönetiyor.

Bugün Avrupa'ya fason mal üretiyorsak, yarın kendi markalarımızla üretim yapacağız.

Neden?

Çünkü eskilerin yeis dedikleri ümitsizlik zinciri kırıldı.

"Bizden adam olmaz" hastalığını yenmek üzereyiz.

Arap dünyası da diktatörleri devirdikçe bu hastalıktan kurtulmaya başladı.

İnşallah, Orta Asya'daki Türk dünyası da silkinecek ve esaret zincirlerini kıracak ve bu yüzyıl İslam dünyasının yüzyılı olacak.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.