Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Cin Sûresi 1-6. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
[Mekke devrinde nâzil olmuştur, 28 âyettir.]
1-(Ey Resûlüm!) De ki: “Bana vahyolundu, şu şübhesiz ki, cin’lerden bir topluluk (ben Kur’ân okurken) dinlemiş de: ‘Doğrusu biz, hârikulâde güzel bir Kur’ân dinledik!’ demişler.” (*)
2-(Ve demişler ki:) “(O Kur’ân) doğru yola götürüyor; artık (biz de) ona îmân ettik. Ve Rabbimize hiçbir şeyi aslâ ortak koşmayacağız!”
3-“Ve şu muhakkak ki, Rabbimizin şânı pek yücedir; (O,) ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk!”
4-“Şu da şübhesiz ki, bizim sefih olanımız (İblis), Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.”
5-“Hâlbuki biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında aslâ yalan söylemeyeceklerini sanmıştık!”
6-“Şu da gerçek ki, insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınıyorlardı. Böylece onların azgınlıklarını artırdılar.”
(*) İbn-i Abbâs (ra)’dan rivâyet edildiğine göre, vaktiyle cinler göğe çıkarlar, oturulacak yerlerde oturur, melekleri dinlerler, bir duyduklarına dokuz katarak işittiklerini kâhinlere anlatırlardı. Peygamber Efendimiz (asm) gönderildikten sonra, kendilerine atılan göktaşları ve yıldız kaymaları ile semâya çıkmaktan men‘ edildiler, haberler kesildi. Hâdiseyi İblis’e anlattılar. İblisin, kendilerine yeryüzünü dolaşmalarını, bunun mutlakā mühim bir sebebi olacağını, onu anlamaya çalışmalarını söylemesi üzerine her tarafa dağıldılar. İçlerinden bir tâife Tihâme’ye geldi ve Resûl-i Ekrem (asm)’ı Batn-ı Nahl denilen bir mevki‘de sabah namazını ashâbıyla berâber edâ esnâsında Kur’ân okurken buldular. Hayranlıkla dinlediler ve itâat ettiler. (İbn-i Kesîr, c. 3, 324)